13 Ocak 2013 Pazar

Nuruosmaniye'nin Işığı




Kapalı Çarşı gezimizi tamamlayarak ikindi namazı için Nuriosmaniye'ye girdik. Girer girmez içerideki ışık dikkatimi çekti. Klasik camilerden çok farklı bir pencere sistemi olduğundan dolayı daha aydınlık. Cami padişah III.Osman zamanında tamamlanmış. İsmini padişahın adından aldığı gibi içindeki bu ışıktan dolayıda Nur'u Osmani dendiği rivayet edilir. Osmanlı'da barok mimarin ilk örneği çok zarif ve estetik bir cami. Uzun zamandır restorasyonda olduğundan ilk defa ziyaret etme imkanım oldu.







 Aslında çok büyük bir cami olmasına rağmen camiye girdiğiniz etkileleyici bir kubbe ile karşılaşıyorsunuz. Mekanı ferahlatan bir mimarisi var. Işığın içeri düzgün yayılması için çok sayıda pencere ve pencere süslemeleri var. Göz alıcı bir güzelliği var bu vitrallerin.



Nuruosmaniye'yi incelemeye başladığımda dikkatimi çeken bir ayrıntı caminin kenarlarında yer alan sütunlar oldu. Ön sağ ve sol kenarlarda dörder sütun yerleştirilmiş. Ancak bu sütunların yük taşıma amacıyla yapıldığı düşünmüyorum.  Tam ortaya bir birine çok yakın olarak inşa edilmiş. Beni bu düşünceye iten asıl sebep ise Kapalı Çarşı'da benzerlerini görmüş olmamızdı. Çarşıyı gezerken bazı  sokaklardaki sütunların çok yakın olduğu dikkatimizi çekmişti. Mimari açıdan bir faydasının olmadığı düşünürken benzerlerini hemen yanında camide görmek bizi iyicene şaşırttı.  Muhtemelen cami mimarı Kapalı Çarşı'yı çağrıştıran bir iz bırakmak için böyle sütunlar yaptığı kanaati oluştu bende. Bu konuda ufak bir araştırma yaptım ama net bir bilgi bulamadım.

Nuruosmaniye'nin Sütunları
Kapalı Çarşının Sütunları
Nuruosmaniye'nin padişah mahfili de enterasan bir yapı. Padişahın ikinci kata atıyla beraber çıkabilmesi için rampa şeklinde yapılmış. Şimdi bu bölüm müftülük binası olarak kullanılıyor. Cami sebili, kütüphanesi ile tam bir külliye. Bazı bölümlerinde halen restrorasyan devam ediyor. Tamamlandığında tekrar ziyaret etmek niyetindeyim.




Ancak mavi saatte de Nuruosmaniye'yi çekme niyetindeydik. Bu nedenler camiye hakim bir teras bakarken Yavuz Alper'in gözüne bir çatı kafe takıldı. Olurdu olmazdı derken çıktığımızda muhteşem bir manzara bizi bekliyordu. Bir tarafta sırasıyla Ayasofya, Çemberlitaş, Galata Kulesi, Mahmut Paşa Camii, Nuriosmaniye Camii, Atikali Paşa Camii, Beyazıt Kulesi ve Beyazıd Camii hepsi karşımızdaydı. Yavuz Alper'in tabiri ile "Tarih Tüneli". Diğer tarafta ise deniz manzarası. Kafe sahipleri de terası iki ayrı bölümü ayırıp isim vermişler. Bir taraf Tarih Bölümü, tarihi binalara bakıyor. Bir taraf Deniz Bölümü Marmara'ya bakıyor. Güzel bir mekan. Önce çaylarımızı içip aperatif bir şey atıştırdık. Sonra hızlıca çekimlere başladık. Mavi saati beklerken cadde ve tramvaylarla ilgilendik. Gün bitmiş günün son koşturmacısını yapıyordu insanlar. Mavi saat çekimleri için çok kısa bir zaman vardı. Ama çekilmeyi bekleyen o kadar çok konu vardı ki. Bir o tarafa bir tarafa gidip geldik. Köşe kapmaca oynadık neredeyse. Sonuç harikaydı.

Tarih yolculuğumuzu büyük bir keyifle tamamlayıp günün yorgunluğunu nargile ile çıkarmak üzere Türk Ocağı'nın yolunu tuttuk..

Kapalı Çarşı ile ilgili yazı için tıklayınız.

Beyazıt Camii 
Tramvay
Hayatta bazıları akarken bazıları duru
Beyazıt Kulesi
Çemberlitaş
Gazi Ali Atik Paşa Camii ve Nuruosmaniye Camii
Galata Kulesi ve Yeni İstanbul




0 yorum:

Yorum Gönder

 
Design by Wordpress Theme | Bloggerized by Free Blogger Templates | free samples without surveys