10 Ekim 2014 Cuma

İstanbul'un Mavi Saat Halleri


İstanbul gündüzü güzel gecesi ondan daha güzel olan şehir. Gece kapatır bütün kötülükleri çirkinlikleri. Onların yerine narin mi narin minareleri, altın sarısı ışıkları ile selatin camileri beliri verir. Kuleleri kafasını uzatır karanlığa inat ben buradayım der. Köprüleri gerdanlık gibi dizilir boğazda ışıl ışıl renk renk. Vapurlar çizgi çizgi eşlik eder bu ışık gösterisine. Tepelerden bakmak gerekir bu güzelliğe. İlla ki Çamlıca'dan. Deniz kıyısı da makbuldür. Püfür püfür eserken yaz akşamları. Muhakkak denk gelirsin yaz düğünlerinde atılan bir havai fişek gösterisine. Beklerseniz 29 Ekim'i alasını görürsünüz afet yoksa canım ülkemde.

"Gecesi sümbül kokan,Türkçesi bülbül kokan İstanbul" der Necip Fazıl. Sümbül kokuları unutuldu belki. Türkçesi hak getire. Ama hala İstanbul o. İçine çekiyor insanı karanlıkta. Sarmalıyor sımsıkı.

Eskiden çok eskiden Üsküdar'da, Kızkulesi'nin karşısında, gecenin karanlığında, kışın ayazında otururduk. Gelecekten konuşurduk. Hayallere dalardık.  Yüzümüze çarpanın soğuk mu olduğunu yoksa deniz mi olduğunu umursamadan. Üşüdüğümüz zaman kalkıp gitmezdik sıcak yataklarımıza. Öğrenciydik ne de olsa. Evimiz de sıcak değildi ki zaten. Yürürdük Kuzguncuk'a kadar. İstanbul mu ısıtırdı bizi sohbet mi bilemem ama o günleri çok özledim. Kameramız yoktu o günlerde gözlerimiz bayram ederdi sadece. Şimdi paramız var da kameramız da ama gecelerimiz yok artık. Var da yok. İstanbul ayakta  biz uykuda.

İstanbul'un mavi karanlıkları var hiç bir şehirde olmadığı kadar. Blue hour   der yabancılar. Alacakaranlık anlayacağınız. Akşam ezanından sonra hava tam kararmadan önceki mavilik. Bir de gün doğmadan önce olur. Fotoğrafçılar için değerli zamanlardır. Bir kaç kare çekti mi kafidir. İstanbul için yetmez ama nereyi çekeceğini bilemez insan. Akşamları oldu mu köşe köşe dolaşır İstabul'da elinde üç ayaklıyla.

İstanbul'un mavi saat fotoğrafları geceden kalan izlerdir. Bizden size bir hediye.

Boğaz Mavisi
Kuleli'den Boğaza
İllaki Çamlıca Gece İstanbul
Beykoz Karlıktepe iki köprüyı aynı anda görebileceğiniz bir nokto
Paşalimanı İBB Tesisleri
Galata Köprüsü mavi saatte ışıl ışıl
Kadırga Sokullu Camii
Sultanahmetsiz bir mavi saat mi olur ? 
Nuruosmaniye arkada kulelerin içinde bir kule
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Işık Gösterileri




7 Ekim 2014 Salı

Belgrad Ormanı'nda Mantar Avı

Sezar Mantarı, imparator mantarı ve yumurta mantarı olarakta bilinmekte.

Kurban eti ile mangal yapmak için bayramın son gününü Belgrad Ormanı'nda geçirdim. Koşu için sık sık geldiğimiz bu parkurun bir özelliği de yağmurlu zamanlarda çok güzel mantarların yetişmesi. Yüzlerce çeşitte ve renkte mantarı görebilirsiniz. Ancak bir çoğu zehirli. Diğer taraftan İtalya, Fransa, İsviçre gibi ülkelerde yetişen ve yüksek ücretlere satılan bir çok mantarı Belgrad Ormanı'nda bulabilirsiniz. Ancak mantar toplamak istiyorsanız yenilebilir olduğundan emin olmanız gerekmekte. Bunun içinde işin uzmanlarından teyit etmeniz gerekiyor. Aksi taktirde sonu ölümlere giden bir sonuçla karşılaşabilirsiniz. Yavuz Alper'in deneyimine güvenerek bir kaç tane mantar çeşidine yoğunlaşarak Sezar Mantarı ( İmparator Mantarı-Yumurta Mantarı) ve Porçini Mantarı( Ayı mantarı - Çörek mantarı) topladık. Sezar Mantarı en meşhur mantarlardan. Balığı andıran bir tadı var. Borazan mantarı gibi çok bulunan mantara ise rastlayamadık. Muhtemelen daha soğuk ve yağışlı havalardan sonra yetişmekteler.

Mangalda Mantar

Mantarla ilgili bir kaç ilginiç bilgi vereyim. Dünyada 1,5 milyon kadar mantar türü olduğu tahmin edilmekte. Bunların içinde mikrobik olanlarında var devasa boyutlu olanları da. Mantarlar bitki kabul edilmemekteler. Bu yüzde meyveleri yoktur. Yeryüzündeki görevleri artıkları ayrıştırmak olan mantarlar sayesinde kuruyan ağaç ve yapraklar toprağa karışmakta. Bir tür öğütücü kabul edebilirsiniz. Teoriye göre mantarlar görevlerini yapmadıkları taktirde dünya bir kaç yıl içersinde  yaprak yığınları altında kalabilirmiş.  Ekmek, alkol, yoğurt, ilaç aklınıza ne geliyorsa içinde muhakkak bir mantarın etkisi vardır.

Ormanda gördüğümüz ilginç mantar türlerinde bir kaçtanesi. Maalesef isimleri bilemiyorum. İşi uzmanlarına bırakıyorum.

Not: Fotoğaflar cep telefonu ile çekilmiştir.







Köygöçüren Mantarı. En zehirli ölümcül mantar türlerinden birisi. 








6 Ekim 2014 Pazartesi

Trensiz Demiryolu Köprüsü mü olur ?


Sivas'ta köyüme doğru Kayseri Yolu üzerinde giderken gözüme bir demiryolu tüneli ve köprüsü ilişti. Kayalık zemin, dere ve ağaçların güzel bir kompozisyon olacağını düşünerek fotoğraf çekmek için arabayı durdurdum. Tarihi tren köprülerinin diğer köprülerden farklı kılan bir gizemi var bence. Bunun nedeni genellikle yalnız olmaları belkide. Issız bir coğrafyada günboyu üzerlerinde geçecek trenleri beklemekteler.  Bu duygularla fotoğraf çekerken köprünün bir gözünde bir sığır sürüsünün geçtiği farkerttim. Eski köprülerin böyle bir güzelliği var. Suyla birlikte hayatta akar altlarından.   Sürüyle birlikte farklı kadrajlar ayarlarken tünelden bir tren çıkıverdi. O anki sevincimi ifade edemem. Tren sefelerinin günde bir iki tane olduğunu bildiğimden tren geçeceğin tahmin etmemiştim. Yük trenlerinin ise sık sık geçtiğini sonradan öğrendim. Demiryolu Anadolu'ya geç gelmesine rağmen bir ana şefkati ile bağrından yol açmış tüm bu topraklarda. Dağları delmiş, tarların içinden geçmiş, bir olmuş Anadolu ile. İşte bu yüzden bir demirolu köprüsü trenle beraber güzel. Katarlar yavaş yavaş geçti önümden. Tren gözden kaybolana kadar çekime devam ettim. Demiryolu üzerindeki yüzlerce isimsiz köprü ve tünelleri birisi belki de. Ama bana yaşattığı bir anlık mutluluk onu bu yazı ile anacak kadar sevmemi sağladı.

Fotoğraf Hikayelerini buradan okuyabilirsiniz.




 
Design by Wordpress Theme | Bloggerized by Free Blogger Templates | free samples without surveys