27 Mayıs 2013 Pazartesi

Van'dan Doğubayazıt'a


Aylar öncesinde planlarını yaptığımız Van Gölü gezisi gelip çatmıştı. Atatürk Havalimanı'nda başlayan yolculuğumuz tüm Anadolu'yu katederek Van Ferit Melen Havalimanında son buldu. Dağların ve bulutların üstünde yaptığımız yolculuk sırasında en merak ettiğim konu Van Gölü'nün havadan nasıl gözüktüğüydü. Ancak alçaldığımız zaman gölü farkedebildik. Zaten çok kısa bir zaman sonra uçak neredeyse suya değecek mesafede inişini gerçekleştirdi. Havalimanı göle  yakın inşa edilmiş. Hatta 94 ve 95 yıllarında gölde meydana gelen su yükselmesinde alanın bir kısmı sular altında kalmış.
Uzakta Ferit Melen Havalimanı göl kenarında
Havalimanından kiralık aracımızı alarak ilk durağımız Van Kalesinin ve eski Van şehrinin olduğu yani antik Tuşpa kentine doğru yol aldık.

Tuşpa, ilk okul yıllarında beri öğretilen Urartu Medeniyetinin başkenti. Van Gölü'nün ılıman etkisi nedeniyle yüzyıllar boyunca bu bölgeden geçmeyen medeniyet kalmamış. Asurlar, Hurriler, Urartular, Persler, Medler, Persler, Büyük İskender, Selevkoslar, Ermeniler, Partlar, Romalılar, Sasaniler, Bizanslılar, Selçuklular, İlhanlılar, Celayirliler, Karakoyunlular, Akkoyunlular,Safeviler ve en sonunda Osmanlılar.
Van Kalesi

İşte bu kadar medeniyet gelip geçmesine rağmen Tuşpa ve Tuşpa Kalesi olduğu yerde kalmış. Ta ki son yüzyıla gelene kadar. Artık harabe bir şehir halinde çok az bir kalıntı kalmış durumda. Ancak kale tüm haşmeti ile yerli yerinde. Son yıllarda yapılan yenileme çalışmaları ile daha güzel bir görünüm almış. Kalenin üst kısımlarından Van Gölünü doyumsuz izleyebiliyorsunuz. Tabi ki ovaya yayılmış düzensiz yeni Van şehrini de.
Van Kalesi ve Yeni Van
Tuşpa Kenti Kalıntıları
Kalenin tepesinde bir cami var. Osmanlı'nın hakimiyetinin simgesini olarak yapılmış ve kalenin son silüetini olmuş. Yakın zamana kadar sadece minaresi varken  geçtiğimiz yıllarda cami tekrar yapılmış. Hatta Cuma ve teravih namazları kılınmaktadır.
Süleyman Han Camii
Kalenin güney eteklerinde günümüze kadar kalabilen bir kaç eser var. En önemlisi Hüsrev Paşa Camii. Özelliği ise Mimar Sinan eseri olması. Maalesef depremde yıkılarak kullanılmaz hale gelmiş. Şimdi restorasyon çalışmaları devam etmekte.
Hüsrev Paşa Camii

Kaleden ayrılarak Çarpanak Adasına doğru devam ettik. Yol üzerinde üniversite içersinde yer alan Kedi Evine uğradık. Nesli tükenmek üzere olan Van Kedilerini tellerin arkasında da olsa görmüş olmak güzeldi. Gerçekten büyüleyici bir güzellikleri var bu hayvanların elbette özellikle gözleri.
Van Kedisi
Çarpanak Adası, Van Gölü içersinde ikinci büyük ada. Ayrıca Akdamar kadar ünlü olmasa da sağlam denebilecek bir Ermeni Kilisesi var. 19.yy'a kadar yarımada olmasına karşın suyun yükselmesi sonucu adaya dönüşmüş. Balıkçı tekneleri ile adaya geçmeyi umarken büyük bir sürprizle karşılaştık. Yolda karşılaştığımız bir görevli bölgenin Ömer Bey'in özel mülkü olduğunu geçemeyeceğimizi söyledi. Ömer Bey'in kim olduğunu soruduğumuzda Kinyas Bey'in oğlu olduğunu söyledi. Kinyas Bey kim diye sormadık tabi muhabbet bütün soyağacına kadar gidecekti anlaşılan. Ancak sonradan Kinyas Bey'in bölgenin köklü ailerinden olduğunu ve  70'lede milletvekili ve olduğunu öğrendik. Uzaktan adanın fotoğrafını çekmek izin isteyip yaklaşabildiğimiz kadar adayaya doğru yaklaştık. Uzun bir yarımadanın sonunda ince uzun bir ada. Aslında karşılıklı iskeleler yapılmış . Çok güzel çakıl bir kumsalı var. Dayanamayıp suya bile ayaklarımı soktum. İyi ki girmişim bir daha imkan olmadı.
Çarpanak Adasıı ve Kilisesi

Çarpanak Adasıı ve Kilisesi
Çarpanak Adası, yolunun hem kötü hem uzun olmasında dolayı baya bir zaman kaybettirdi. Üstüne birde adaya ulaşamamak gezinin eksiklikleri arasında yer aldı.

Bend-i Mahi Köprüsü ve Çayı

Van çıkışında yer alan tarihi Bend-i Mahi köprüsünü ziyaret edip günün önemli duraklarında birisine Erciş'e geldik. Şehir merkezinde yemek molası verdik. Ancak normal olarak fotoğraflayacak bir şey yoktu. Depremden yeni çıkmış bir şehir olarak yaralarını sarmaya çalışıyordu. Lokanta yaptığımız kısa sohbette ise kentin belinin büküldüğü halkın büyük kısmının göç ettiğini söylediler. Erciş'in tarihte başına gelen büyük felaketlerde biriside aslında Van Gölü'nün yükselmesi olmuş. Eski şehir sular altında kaldığından şehir taşınmak zorunda kalmış. Bunun izlerini Çelebibağı Kalesinde gördük. Selçuk Mezarlarını çekmek için gittiğimiz küçük kasabada gölü ortalarında kalmış kale kalıntıları gözüküyordu. Mezarlık yüksek bir tümülüsün üzerinde yapıldığında güvendeydi. Bu mezarlık gezi boyunca göreceğimiz Selçuklu mezarlıklarının ilki. Selçuklu bu bölgeye mezarları ile imzanı atmış neredeyse. Anıt gibi mezartaşları dikmiş kümbetler inşa etmişler.
Çelebibağı Selçuklu Mezarları
Çelebibağı Selçuklu Mezarları
Çelebibağı Selçuklu Mezarları
Çelebibağı Kalesi
Van Gölünün ünlü balığı incili kefallerin yumurtlamaları çok ilginç. Somonlar gibi suyun akıntısına karşı yüzüp nehrin içlerine doğru yumurtalarını bırakıyorlar. Mayıs sonuna doğru başlayan bu yumurtlama dönemine  bir hafta öncesinde geldiğimizden göremedik. Ancak balıklar yeni yeni  toplanmaya başlamıştı. Belgesel çeken kameralar kayıttaydı. Dikkatimi çeken ziyaretçileri sadece bu ilginç doğa olayını izlemeye gelen insanlar değildi. Van Gölü Martılarıda toplanmıştı. Suya sortiler yaparak yıllık istihkaklarını almaya çalışıyorlardı. Pek bir şey göremeden ayrıldık.

Hava kararmak üzereyken Muradiye Şelalesine vardık. Işık olarak çok uygun bir zamanlama olmasına rağmen çok zor şartlarda bir çekim oldu. Yağmurdan dolayı suyun debisi oldukça artmıştı. Yüksekten çekmemize rağmen düşen suların oluşturduğu su buharcıkları yağmur gibi üzerimize geliyordu. Bir kaç kare alıp gecelemek üzere Muradiye ilçe merkezine geçtik. Planımızda burada gecelemek yoktu. Ancak Şeytan köprüsü ve yamaca kurulu kiliseyi görmeden gitmek istemedik.
Muradiye Şelalesi
Muradiye Şelalesi
Seyahatler esnasında kalacak yer konusunda pek bir sıkıntımız yok. Hemen hemen her ilçede bir öğretmenevi var. Bu nedenle çok ilginç şehirlerde kalma imkanımız oldu. Muradiye onlardan birisi. Küçücük bir kasaba. Bir kaç dükkanı da akşamın erken bir saatinde kapatmışlardı dükkanlarını. Akşam yemeğini zor bulduk diyebilirim.

Sabah erkenden kalkıp önce sarp yamaca inşa edilmiş kiliseyi fotoğrafladık. Akabinde Şeytan Köprüsünün fotoğraflarını çektik. Nehrin oluşturduğu vadi yatağı oldukça ilgimizi çekti. Kayalık bir bölgeden geçen dere yatağı neredeyse bir kanyona benziyordu. Muradiye Şelalesine tekrar uğradık ama yağan yağmur çekim yapmamızı engelledi. Fazla oyalanmadan Doğubayazıt'a doğru devam ettik.
Muradiye Surp Stepanos Kilisesi 
Şeytan Köprüsü ve Bendi Mahi Çayı
Bendi Mahi Çayı
Yol üzerinde ara ara otostop yapan köylüler vardı. İlkinde almaya niyetlensem de duramadım. Kısmet 100 mt sonra yaşlı bir amca ve okula gitmeye çalışan bir yavrucağa denk geldi. Arabamıza alarak Çaldıran'da bıraktık. Çaldıran malumunuz Yavuz Sultan Selim'in Safevi Hanedanının belini büktüğü Çaldıran Zaferinin vuku bulduğu ova. Hatıra olarak ne çekebiliriz derken ovada oluşmuş göletler bulutlarla birlikte çok güzel bir kompozisyon oluşturmuştu. Artık Doğubayazıt'a kadar durmayı düşünmüyorduk. Yağmurda bastırmıştı. Tendürek Dağı'nı çekememiz gezide ikinci eksi notumuz oldu.  Dağ bir türlü kendini göstermedi. Ancak eteklerine yayılan kaya yapıları çok ilginçti. Ovaya kamyonlarla dökülmüş harfiyatlara benziyordu.
Çaldıran Ovası

Tendürek Dağı Etekleri

Çaldıran-Doğubayazıt arası geçtiğim en kötü yollarda birisi. Yol yapı devam etmekle birlikte yol çok zemini berbat. Yıllardır terörden dolayı yapılamayan yatırım yeni yeni yapılıyor. Yol boyunca boşaltılmış karakollar yol kontrol noktaları dikkatimiz çekiyor. Harabe haline almış. Bölgenin normalleşmeye başladığının bir göstergesi. Doğubayazıt'a vardığımızda rahatlamıştık. Güzel bir kamyoncu lokantasında kahvaltı yaptık.

İstikamet İshak Paşa Sarayı....

Van Kalesi ve Galip PaşaTürbesi
Van Kalesi
Timuroğlu Derviş Mehmet Paşa Kümbeti

Çarpanak Adası ve Van Gölü Sahilleri

Bend-i Mahi Çayı

Van Kalesi

Kinyas Bey'in Oğlu Ömer Bey'in Arazi Bekçisi Osman Abi

Selçuklu Mezarları

Muradiye Şelalesi



 




23 Mayıs 2013 Perşembe

Van Gölü'nün Tarih ve Doğasında Dört Gün

Akdamar Kilisesi
"Genişletilmiş Büyük Van Gölü Projesi" adı altında çıktığımız seyahatten binlerce fotoğraf ve kucak dolusu hatıralarla döndük. Türkiye'nin en doğusunda dolu dolu 4 gün geçirdik. Merkezini Van Gölü'nün aldığı gezide gölün etrafında serpiştirilen binlerce yıllık şehirlerde 1500 km yol katettik. Şair sanki meşhur dizelerini buralar için yazmış. Orada bir köy var uzakta gezip görmediğimiz ama biz gidip gördük. Gördüklerimizi de en detayına kadar anlatacağım. Bu yazıda dört gün boyunca bende kalan izlenimleri maddeler halinde aktaracağım.

  • Van Gölü 430 km lik sahil şeridi ile deniz ünvanını gerçekten  hakediyor. Sahil karşı kıyılar hayal meyal gözüküyor o kadar uzak. 
  • Gölün yumuşak havası tüm yöreye sirayet etmiş. Bereket getirmiş topraklara. 
  • 3 il merkezi 12 ilçe merkezini ziyaret ettik. Hepsinde büyük bir tarihi miras var. Neredeyse hepsinde bir kale var. Bu tarihte göl çevresinin nedenli önemli olduğunu gösteriyor. 
  • Ahlat, Çelebibağ ve Gevaş olmak üzere  3 büyük Selçuklu Mezarını ziyaret ettik. O kadar büyük mezarlıklar ki ecdat anıtsal mezar taşları ile mührünü bu topraklara atmış. Yine Kümbetler yani türbeler her yerdeler.   
  • Yöre insanından duyduğumuz iki cümle var. Birinci "Hocam Hoşgeldiniz". İkinciside "Başım Üstüne". Ne güzel saygı ifadeleridir.  O kadar saf o kadar içten ki. Hayran olmamak elde değil. 
  • Her yerde göl her yerde dağ var bu topraklarda. Ağrı, Tendürek,Süphan, Nemrut, Artos dizilmişler resmen sahil kenarlarına. 
  • Sudan yana bir eksiği yok yörenin. Göl yoksa nehirler var gürül gürül akan. Bahar gözün alabildiği her yan yemyeşil. Birde rengarenk çiçekler sarmış dört bir yanı. 
  • Hiç görmediğim kadar büyük ve küçük baş hayvan gördüm gezide. Dağ taş sürü dolu.     
  • Tarihi şehirlerin bir çoğu antik şehre dönüşmüş. Artık yaşam yok. Ardı arkası kesilmeyen savaşlardan yok olmuş hepsi. Yeni şehirlerde ise ruh yok.
  • İstanbul, Ankara tebelarına alışkın olan bizlerin , Ağrı, Van, Muş, Diyarbakır, Hakkari hatta İran tabelalarını görmesi çok ilginç geldi. Normalde adetimiz olmadığı halde çekmediğimiz kadar tebela fotoğrafı çektik. 
  • Normal sahil kasabasında hissettik kendimizi Van sahillerde dolaşırken. 
  • Van Kahvaltısı yapamadık ama Bitlis Büryanı yedik hemde ne yedik. Bitlis bahsinde bol bol anlatacağım.
  • Bitlis, gezinin sürprizi çıktı. Gördüğüm en ilginç şehirlerden bir tanesi. 
Van Gölü Gezi Rotası
4 günlük geziyi aşağıda başlıklarda anlatmaya çalışacağım.  O kadar çok anlatacak yer var ki. Bunun için bile baya bir mesai harcamam gerekecek. 

  • Van: Van Kalesi
  • Erciş: Çelebibağ
  • Muradiye, Muradiye Şelalesi ve Köprüler
2.Gün : Muradiye-Doğubeyazıd-Malazgirt-Adilcevaz
  • Çaldıran : Çaldıran Ovası, Tendürek Dağı
  • Doğubeyazıd : İshak Paşa Sarayı, Gürbulak Sınır Kapısı, Meteor Çukuru, Ağrı Dağı
  • Hamur
  • Malazgirt
3.Gün : Adilcevaz-Ahlat-Bitlis
  • Adilcevaz: Süphan Dağı, Arin Gölü, Aygır Gölü
  • Ahlat: Selçuklu Kümbet ve Mezarları, 
  • Nemrut Gölü
  • Bitlis
4.Gün : Bitlis-Tatvan-Gevaş-Güzelsu-Van
  • Bitlis, Bitlis Kalesi, 5 Minare, Büryan, Avşor Çorbası
  • Tatvan
  • Gevaş : Akdamar Adası ve Selçuklu Mezarları
  • Güzelsu : Hoşap Kalesi
Van Kalesi Gelinciği
Van Kalesi'nden Van Denizi
Van Kalesi
Van Kalesi
Van Kedisi
Van Çiçeği
Van Muradiye Şelalesi
İshak Paşa Sarayı
Gürbulak Sınır Kapısı
Ağrı Dağı
Malazgirt Kalesi
Süphan Dağı
Süphan Dağı
Adilcevaz
Ahlat
Ahlat
Nemrut Dağları
Nemrut Krater Gölü
Bitlis
Bitlis
Van Gölü
Akdamar Adası
Artos Dağı ve Gevaş Selçuklu Mezarı
Hoşap Kalesi

 
Design by Wordpress Theme | Bloggerized by Free Blogger Templates | free samples without surveys