29 Ekim 2013 Salı

Boğaz'da Cumhuriyet Coşkusu


Cumhuriyetimizin 90 yılını İstanbul boğazında artık gelenekselleşen havai fişek gösterile ile kutladık. Daha önceki törenlere katılamamak içimde hep bir uhteydi. Havai fişek çekimlerinde pek başarılı olamasamda muhakkak katılmak istiyordum. Çekim mekanı olarak Üsküdar Paşalimanı sahili seçtim. Marmaray açılışının 29 Ekim'de yapılmış olmasından dolayı Üsküdar'da muazzam bir kalabalık vardı. Sahiller saatler öncesinde gelen insanlarla doluydu. Zar zor bir boş yer bularak aralarına karıştım bende. Bu kadar çok fotoğrafçıyı ilk defa yan yana görüyordum. Aslında gerçekten yanyanaydılar. Sahil boyu tek sıra tripodu kurmuş bekleyen fotoğrafçılarla doluydu. Aralarında kendimi sahildeki kum tanesi gibi hissettim. 
Önce lazer gösterileri ile başladı tören. Boğaz köprüsü ile birlikte tüm Beşiktan Üsküdar sahilleri boyunca ara lazerler yerleştirilmişti. Havanın kararmasından sonra yanmaya başladılar. Saat 19:30'a doğru da havai fişek gösterileri başladı. Önce köprünün üstüde daha sonrada Beşiktaş sahilleri boyunca teker teker yanmaya başladı. En çok alkışı ise ay ve yıldız figürlerinin oluşturduğu havai fişekler aldı. 















22 Ekim 2013 Salı

İstanbul'da Sonbaharın Adı Belgrad Ormanı

Büyük Bend
Belgrad Ormanı İstanbul'da sonbahar havasının en güzel yaşandığı yerlerin başında geliyor. Bendleri ile Yedigölleri anımsatmıyor değil. İstanbul'dan başlayarak Kırklareli İğneada Longoz ormanlarına kadar devam eden yapraklarını döken çok çeşitli ağaçlardan oluşan ormanların bir kısmını oluşturmakta. Özellikle Ekim sonundan itibaren Kasım sonlarına kadar yeşilden sarıya doğru renk geçişleri izlemek mümkün.

İstanbul'daki en düzenli piknik mekanlarından bir tanesidir ayrıca. Ailecek büyük bir keyfile haftasonu geçirebilirsiniz. Atletizm Fedarasyonunun düzenlediği koşu parkuru sporcuların vazgeçilmez alanlarından. Tarihi Büyük Bend'in ertrafını dolanan 6 km'lik parkur görsel açıdan da ilgi çekici. Daha uzak mesafede 5 tane daha bend var. Bir çoğu 1700'lü yıllarda İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak için bizzat padişahların emri ile yaptırılmış. Bu nedenle orman içersinde bendlerden başka bir çok farklı yapıya rastlayabiliyorsunuz.

Büyük Bend'e su toplayan tarihi havuzlardan bir tanesi

Kanuni'nin Belgrad seferi dönüşü getirilen sıpr tutsaklar bu Büyük Bend'in yakınınan yerleştirilerek bir köy oluşturulmuş. Ormanın ismi buradan gelmekte.  Fatih'in "Yaş kesenin başının keserim" fermanı yine bu ormanlar için yazılmış.

Zengin su kaynakları sebebi ile buradan elde eldilen suları İstanbul'a iletmek için bir çok kemer yapılmış zamanında. Bir çoğu halen ayakta olaran bu kemerler ormana farklı bir hava katmakta. Sarıyer ve Kemerburgaz hattında onlarca kemer var. Bunlar içersinde özellikle Mimar Sinan eseri Eğri Kemer farklı mimarisi ile dikkat çekiyor. Sadece kemer turu yapılsa yeridir bu ormanlarda.

İnce Kemer


İstanbul'un Gizli Hazineleri Su Kemerleri




Büyük Bend
Büyük Bend
Koşu Parkuru
Kasım sonuna doğru bu renkleri görebilirsiniz
Eğri Kemer
Eğri Kemer
Eğri Kemer
İnce Kemer
İnce Kemer
Kurt Kemeri
Kurt Kemeri



14 Ekim 2013 Pazartesi

İstanbul'un Savunma Hattı Çatalca

Çatalca İnceğiz Mağaraları
Yoldaki İzler grubu bu hafta İstanbul'un yüzölçümünün beşte birine sahip olmasına rağmen en az bilinen ilçelerinden Çatalca'da tarihin izleri takip etti. Helenistik, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet'in her bir döneminde ayrıbir öneme sahip olmuş bu şehirde gezerken  farklı dönemler arasında zaman yolculukları yaptığımı hissettim. Bu yüzden yazımda da krolonojiyi veya gezideki sırayı takip etmeden anlatmaya çalıştım.

Dünyanın Çin Seddi'nden sonra ikinci büyük duvarının İstanbul'da olduğunu söylesem kaç kişinin ilgisi çeker acaba. Türk akınlarına dayanamayıp çareyi set çekmekte bulan Çinlilerle aynı akıbeti Bizansların da paylaştığını söylesem daha da şaşırırsınız herhalde. Günümüzden 1500 yıl önce önce Atilla liderliğinde Avrupa'yı işgal eden Hunlar ve Bulgarlar, Büyükçekmece önlerine kadar gelip Bizansı haraca bağlamışlar. Bizans İmparotoru Anastasius, bu akınları durdurmak ve İstanbul'u korumak için Karadeniz'den Marmara'ya kadar uzanan bir duvar inşaa etmiş. Çatalca ilçesi sınırlarında ormanlık arazide bu duvarın kalıntıların görmek halen mümkün. Ancak yüzyıllarca boyunca hem insanlar hemde doğa bu duvarı yavaş yavaş yok etmiş.Ancak ağaçların kökleri arasına saklananlar kurtulabilmiş.
Anastasius Duvarı
Anastasius Duvarı
Kaderin cilvesi aynı savunma hattı yakın tarihte iki defa daha kurulmak zorunda kalınmış. Birinci 1.Balkan harbinde İstanbul'dan önce son savunma hattını Çatalca'ya kurmuş ve Bulgar'lara karşı zafer kazanmıştır.

Diğeri ise İkinci Dünya Savaşı'nda Hitlerin İstanbul'u işgal etme ihtimaline karşı hazırlık olarak Çatalca'da Anastasius Duvarı'nın güzergahı takip edilerek bir savunma hattı kurulmuş.
İnceğiz Mağaraları
Çatalca'nın ilginç tarihi bununla sınırlı değil elbet. Yaklaşık 3000 yıl öncesine dayanan bir yerleşim bölgesine ev sahipliği yapıyor Çatalca. İnceğiz Mağaraları olarak adlandırılan bölgede kayalara oyulan mağaralar bulunmakta. Helenistik dönemde yapımına başlanan mağaralar Roma'dan sonra manastır olarak kullanılmış. İnsanı hayretler içersine bırakan 3-4 katlı mağaralar var. Ortasından dere geçen bir vadinin etrafında yer alan bu mağaraların üst katlarına çıktıkça lüks otellerde bile görülemeyecek bir manzara ile karşılaşıyorsunuz. Elbette bu manzara için değil o zamanki zor şartlardan korunmak için yapılmış. İç içe odalar mevcut mağaralarda. Odalar farklı amaçlara hizmet ediyor. Kimi yatmak için kullanılırken kimi mahsenlere sahip mutfak olarak. Tavanında kayaya oyularak yapılmış haçı bulunan bir kilise bile var.

İnceğiz Mağaraları
Mağaraların içinde bulunduğu vadi mesire alanı olarak kullanılıyor. Özellikle hafta sonları oldukça yoğun olmakta. Mağaraların birbiri ile arasındaki mesafe 3-4 km'yi bulmakta. Bu yüzden araba ile dolaştık. Ancak sakin bir zamanda gelip çevrede bir yürüyüşü planlarımız arasına aldık. Tepelere doğru yapılmış çok güzel yürüyüş yolları var. Özellikle sonbaharın renkleri ile daha güzel olabilir. Arabamızla alanı keşfe çıktığımızda yaşadığımız bir anımızı anlatmadan edemeyeceğim. Vadinin sonuna kadar gidip  bir grup gencin piknik yaptığı yerden geri dönmüştük. Birden bir ses işittik. Bizi yemeğe davet ediyorlardı. Teşekkür edip devam ederken daha bir gür sesle "Abi etler kaldı buyrun gelin beraber yiyelim" diyen genci duyuncu bir an bile düşünmeden direksiyonu kırdım. Gidip sofralarına oturduk. Ne yalan söyleyeyim acıkmış olmamıza rağmen kibarlık edip daveti ret etmiştik ama bir insan böyle açık sözlü olunca dayanamadım. Güzelde oldu. Hem yemeğimiz yedik hem sohbet ettik gençlerle. Hatıra fotoğrafı çekmeyi de ihmal etmedik.

İnceğiz'de Piknik
Dünya kaç şehir bir Mimar Sinan eserine sahip olma şerefine elde edebilir ki. Ustanın Osmanlı topraklarını baştan başa dolaşıp şaheserler inşa ettiğini bilsek bile bu bir elin parmaklarını geçmez.  İşte Çatalca bu şehirlerden birisi. İlçenin en önemli tarihi eserleri arasında yer alan Ferhat Paşa Camii bir Mimar Sinan eseri. Duvarında çeşmesi, avlusundaki sıbyan mektebi,  haziresindeki mezarları ile ben bir Osmanlı'yım diye haykırıyor kendi lisanı ile. Beni en çok etkileyen ise mezartaşlarındaki lale motifleri oldu. Şehirdeki diğeri tarihi cami ise Kanuni Döneminde inşaa edilen Sadrazam Ali Paşa Camii. Bu camide orjinalliğini kaybetse bile ruhunu halen yaşamakta. Avluda bize selam veren amcanında sohbeti doyum olmadı sağolsun. Konuştukça konuştu. Caminin dışındaki  Ali Paşa çeşmesi türünün güzel örneklerinden bir tanesi. Ancak şehirdeki en güzel çeşme 2.Ahmet döneminde yapılan Topuklu çeşmesi. Suyu yolları Bizans döneminde yapılan ve halen aktif olarak kullanılan çeşmeye çok güzel bir çınar eşlik etmekte.

Ferhat Paşa Camii
Ali Paşa Camii
Şehrin çevresini saran surlar yine Bizans döneminde İstanbul'u koruma görevi üstlenmiş. Hem Yıldırım Beyazıd hemde Fatih Sultan Mehmet,  İstanbul'u kuşatmadan önce Çatalca Kalesini fethetmek zorunda kalmışlardır. Bu kale surlarında çok az bir kısmı günümüze kadar gelebilmiştir. Fatih'in Çatalca fethettikten sonra söylediği söz ise bu şehre verdiği önemi göstermekte : " Bu şehri Allah'a emanet ediyorum."

Çatalca Kalesi
Çatalca, mübadeleye kadar çoğunluğu Rum olan bir yerleşim yeriydi. Bunun izlerini Kaleiçi olarak anılan mahallede görebiliyoruz. Tarihi ahşap evler ne kadar bakımsız olsa da eski görkemli günleri halen yansıtabilmekte.
Kaleiçi Mahallesi
Eğer bir şehirde taş köprü varsa o şehir kervan yolların üzerindedir muhakkak. Ve bu onun önemli bir şehir olduğunu gösterir. Çatalca'da da bir taş köprü var. Katırcı Köprüsü olarak bilinir çevrede. Çokta güzel bir köprü olmasına rağmen kayıtlarda geçmez. 2009'da yörede yaşanan sel felaketinde oldukça hasar almasına rağmen halen kullanılmakta.
Çatalca Katırcı Köprüsü  ( Taş Köprü)

Bir günde neler gördük neler. Günün başında bu kadar dolu dolu bir gezi olacağını tahmin etmemiştim. Ancak günün sonunda buraya kadar anlattıklarımın üstüne keşif mahiyetinde bir mağara ve tarihi su yolunu görme fırsatımız oldu. Pınarca Köyü yakınlarında yer alan İkigöz ve Kocakuyu mağaralarının sifon diye tabir edilen giriş kısmını bulabilmek için orman içinde baya bir çaba sarfettik eğer rehberimizin bilgisi olmasa bulmamızın imkanı bile yoktu. Sularla kaplı bir yer altı mağarası burası. Ancak dalarak girilebiliyor. Burayı asıl ilginç kılan ise bu giriş kısmına Bizans döneminde kuyu gibi duvar örülerek mağaradan taşan suların bir kanal vasıtası ile şehrin çeşmelerine yönlendiren bir sistemin kurulması. Bu bilgiyi hiç bir kaynakta göremedim. Ormanın içinde 1500 senelik bir tarih yatıyor ve bundan çok az kimsenin haberi var. İşte bu çok az kişide maalesef defineciler. Mağarayı ararken 5 mt derinliğinde bir çukurun kazıldığına şahit olduk. Ülkenin tarihi zenginlikleri definecilerin insafına kalmış durumunda.
Çatalca İki Göz Mağarası Tarihi Su Kanalı
Çatalca İki Göz Mağarası
Defineci Kazısı
Gezi boyunca tarihin izlerini takip ederken doğada hep bizimleydi. Yoğun sise ve zaman zaman yağan yağmura rağmen son baharın renklerine bürünmüş Çatalca Ormanları'nda dolaşmak büyük bir keyifti bizim için. Ormanda karşımıza çıkan güler yüzlü ormancılar ise fotoğraflarımızda bol bol yeraldılar.

Çatalca Ormanları
Çatalca Ormanları
Bu gezide maalesef bir kaç önemli yeri  göremedik. İlçede yer alan türünün tek örneği Mübadele Müzesi, Tarihi Jandarma Binasına, Karadeniz kıyısına yakının yer alan kilise kalıntısı ve ormanın derinliklerindeki su kemerleri. Çatalca Kaymakamlığı'nın yürüttüğü projeye neden "Çatalca'da +(Artı) Bir Gün Projesi" adının verildiğini bu vesile ile anlamış bulunmaktayım. Çatalca'ya bir gün yetmiyor. Muhakkak bir kaç gün daha gelmek gerekiyor. Daha Karadeniz sahillerine bile ulaşamadık.
----
Bu gezinin olmasında emeğine geçen can dostum Yavuz Alper'e ve tüm gezi boyunca iyi bir rehberlik örneği gösteren sevgili Efkan Sinan arkadaşıma teşekkürü borç bilirim.
Topuklu Çeşmesi
Ferhat Paşa Çeşmesi
Ali Paşa Çeşmesi
Ferhat Paşa Camii'nin Haziresi
Ferhat Paşa Camii'nin Haziresi
Çatalca Ormanları
Çatalca Ormanları
Çatalca Ormanları

 
Design by Wordpress Theme | Bloggerized by Free Blogger Templates | free samples without surveys