16 Ocak 2013 Çarşamba

Birecik : Fırat Kıyısında Bir Gece


Antep'ten ayrılarak fıstık ağaçları arasında Birecik'e doğru yol aldığımızda ikindiyi geçmiş akşama az kalmıştı. Halfeti'ye de gitme niyetimiz olduğundan geceyi Birecik'te geçirmeye karar verdik.

Birecik'i uzakta gördüğümüzde toprak rengi evleri ile bölgenin tipik bir şehri olduğunu hemen belli etti. Geceyi geçireceğimiz Fırat kıyısındaki öğretmen evine eşyalarımızı bırakarak hemen çıktık. Zira hava kararmadan Birecik Kalesi'ne çıkmak istiyorduk.  Kale tüm Birecik'e ve Fırat'a hakim bir tepe üstüne yapılmış. Çok eski bir tarihi olduğundan artık sadece bir burcu ve diğer kalıntıları kalmış. Buradan bir tarafta kendine özgü mimarisi ile şehri diğer tarafta boğaz misali akan Fırat Nehrini izlemek büyük keyif.
Birecik bölgedeki göçmen kuşlarının en önemli konaklama alanlarından biri. Bunda Fırat'ın bu bölümde çok geniş bir alana yayılarak akmasının büyük etkisi var. Biz kaledeyken şehrin üstünden onlarca kuş sürüsü geçti. Fırat gibi akıp gidiyorlardı havadan.






Akşam şehrin az sayıdaki lokantasında birisininde yemeklerimi yedik. Tam bir esnaf lokantası. Öyle lüks yok. Ama hayatımda yediğim en lezzetli yemekti diyebilirim. Haşhaşlı Urfa Kebabı hala tadı damağımda. Bizde bir kaç ay sonra Mehmet Yaşin keşfetti bu lokantayı. Bize de bir lezzet üstadından önce yemenin keyfi kaldı.

Artık hava kararmıştı.Öğretmen evine gitmeden önce Birecik Köprüsü'ün  gece fotoğraflarını çektik. Birecik Köprüsü, Menderes zamanında bölgeye yapılan en önemli yatırımlardan birisi. Açılışını da bizzat kendisi yapmış. Yapıldıktan sonra Birecik'e tekrar bir önem kazandırmış. . Nehir üzerinde öyle güzel bir görüntüsü var ki yeni köprüler arasında en naif olanlarından. Gece görüntüsü oldukça güzel. Ilık bir kış akşamında Birecik'te kuş seslerin arasında bu köprüyü seyredeceğimi hayal bile etmemiştim. Ama şimdi burada dostlarla birlikte olmak  çok güzel bir duygu. Seyahat etmek insan ne güzel anlar yaşatıyor. Köprüden sonra kalenin de gece fotoğraflarını çekerek öğretmen evine geçtik.



Fırat'a bakan odalarımızın içerisini kuş sesleri dolduruyordu. Normal zamanda rahatsız edecek seviyede olan bu kuş sesleri nedense o gece ninni gibi geldi bize. Sabah kalktığımızda çok dinç hissediyorduk kendimizi. Yine kuşlar uyandırdı bizi.

Kahvaltımızı kalenin dibindeki pazarda fıstık kabuklarının ısıttığı çay ocağında yaptık. Burada Birecik'in nohutlarınında çok güzel olduğunu öğrendik. Öyle ki sabah sabah dürüm arası nohut satılmakta. Fuat Usta ile tanıştık. Nohutlarından ikram etti. Pamuk gibi dağıldı ağzımızda.





Halfeti'ye geçmeden önce son durağımız kelaynak üretme çiftliği. Bu kadar kuştan bahsedipte kelaynaktan bahsetmemek olmaz tabi. Birecik kelaynakların Türkiye'deki tek yerleşim alanı. Zaten dünyada da bir iki yer var. Yok olma tehlikesi yüzünde koruma altına alınmış durumda. Dünyadaki sayıları yüzlerle ifade ediliyor. Üremeleri için 90'lı yıllarda bir çiftlik kurulmuş. Yöneticileri olmadığından yakından göremedik. Tellerden ancak çekebildik fotoğraflarını.
Kelaynaklardan sonra hafızalarımızda güzel Birecik hatıraları bırakarak Halfeti'ye doğru devam ettik.
---
Not: 7 Ocak 2011 tarihli Antep-Urfa gezisinin notlarıdır. 
http://tr.wikipedia.org/wiki/Kelaynak











Gaziantep gezi notları için tıklayınız.
Birecik gezi notları için tıklayınız.
Halfeti gezi notları için tıklayınız.
Harran gezi notları için tıklayınız.
Urfa 1 gezi notları için tıklayınız.
Urfa 2 gezi notları için tıklayınız.
Göbeklitepe gezi notları için tıklayınız.










0 yorum:

Yorum Gönder

 
Design by Wordpress Theme | Bloggerized by Free Blogger Templates | free samples without surveys