18 Nisan 2013 Perşembe

Nisan Yağmurları Altında Samanlı Dağları

Samanlı Dağları
Uzun zamandır ara verdiğimi doğa yürüyüşlerine  muhteşem bir dönüş yaptım. Baharın getirdiği canlılıkla düştüm yollara. ANADAK'la beraber Yalova Samanlı Dağlarında 20 km 8 saat yürüdük. Şenköy'den başlayan yürüyüşümüzü önce Dipsiz Göl, sonra Erikli Şelaleri'nine uğrayarak Teşvikiye Köyü'nde sonlandırdık. Büyük bir kısmı yağmur altında geçmesine rağmen gruptaki herkes büyük bir keyif aldı.
Yürüyüş Rotası
Yalova Bursa geçişlerinde her zaman olduğu gibi feribatta başladı günümüz. Körfez Köprüsü yapıldığında en çok bu geçişi özleyeceğim. Ama sadece gidişini. Dönüşü tam bir işkence. Feribotta kahvaltımı yaptıktan sonra çevresinde bir tur atıp arkadaşlarla sohbete başladık. Sohbette ben olunca bir yerde fotoğraftan konu açılıyor haliyle. O sırada feribotun kenarında uçup atılan simitleri yakalamaya çalışan martılar dikkatimi çekti. Kapalı ama rüzgarsız bir hava olduğunda deniz süt limandı neredeyse. Martılar suya çok yakın uçtuklarında su üzerinde yansımaları oluşuyordu. Normalde denizde yansıma oluşması pek görülmez. Martıların gölge dansı vardı neredeyse. Bir müddet seyrettikten sonra kameramı çıkartıp çekmeye başladım. O kadar hızlı hareket ediyorlardı ki ancak bir iki kare yakalayabildim. Ama hikayem için yeterliydi.
Martıların Dansı
Feribottan sonra yürüyüşümüz başlangıç noktası Şenköy'e geldik. Bizi ulu bir çınar karşıladı. O kadar geniş bir gövdesi vardı ki içinde oluşan kovuk bir kişi rahatlıkla yaşayabileceği 1+1 daire büyüklüğünde vardı. Yeşillikler arasında rotamıza girdik. Yürüyüşün ilk yarında yağmur yoktu. Ancak başı dumanlı tepeler bizi çağırıyordu. Tepeler yamaçları yeşilin tonları ile kaplanmıştı. Doğa yeni yeni canlanmaya başladığından yeşilin en canlı tonları ile karşı karşıyaydık. Üstüne birde yağmurlu ve kapalı bir hava eklenince bambaşla bir yeşil tonu belirmişti.
1+1 daire büyüklüğüde tarihi çınar. 
Zorlu mücadele başlıyor

Yavaş yavaş yükselmeye başladığımızda günün ilk sürprizi ile karşılaştım. Sisler arasında Adalar gözüktü.  Kartal-Pendik hattında yıllardır seyrettiğim Aydos Tepesinden de görmüşlüğüm olan adaları karşı kıyıdan ilk defa seyrediyordum. Hayal mayal da olsa  güzel bir duyguydu.
Sisler arasında Adalar
İkinci durağımız olan Küçük Dipsiz Göl'de vardığımızda öğlen olmuştu bile. Yanımızda getirdiğimiz yemeklerimiz çıkartıp enerjimizi yeniden kazandıktan sonra fotoğraf çekimlerine başladık. Sazlıklar arasında küçükcük bir göl olmasına rağmen çok güzel bir yansıması vardı. Elbette bunda puslu havanında etkisi vardı.
Küçük Dipsiz Göl
Kuru yapraklar üzerinde yol devam
Az bir yürüyüşten sonra Büyük Dipsiz Göle geçtik.  Gölün kenarında  sadece yağmur zamanlarında vadilerde toplanan suyu Büyük Dipsiz Göle'e ulaştıran isimsiz bir şelale var. Muhtemelen şelale olarak kayıtlarda bile geçmiyordur. Nisan yağmurları altında yaptığımız yürüyüş sırasında görüntülediğimiz de belkide en yoğun aktığı zamanlardan bir tanesiydi.
Dipsiz Göl Şelalesi
Bu gölün yansımaları da harikaydı. Hele ki önde giden grubun bizi beklerken gölde oluşturduğu manzara görülmeye değerdi. Elbette bu anı yakalayıp kayıtlara geçirdim büyük bir zevkle.
Büyük Dipsiz Göl
Rengarenk yürüyüş grubumuz
Buraya kadar olan bölüm yürüyüşün en kolay kısmıydı. Bundan sonra orman içinde dar patikalarda yürümeye başladık. Zaman zaman yağmurla birlikte çoşan dere kenarında seyrettik. Geçişlerde zorlandığımız anlar oldu.  Yazın olsa bata çıka girerdik sulara ama havalar o kadar ısınmadığından fazla ıslanmamaya özen gösterdik.
Yol boyunca yeşilin her tonunu gördük. Birde derenin sesi eşlik edince daha bir zevkli oldu. Asırlık ağaçlar çıkıyordu karşımıza. Heybetli heybetli. Ancak birisi vardı ki üzerinde misafir ettiği canlılarla bizi hayretler içersinde bırakmıştı. Yarım daire şeklinde mantarlar ağacı gövdesi boyunca büyümüştü. Kaya gibi serttiler birde. Allah'ın yarattığı ortak yaşam alanlarına birisine şahit olduk.
Dere kenarında yola devam
Ağaçta kaçak yapılaşma var. 
Dere boyunca devam eden yürüyüşümüz büyük bir dereyle birleşene kadar devam etti. Artık Erikli Şelalesine çok yaklaşmıştık. Burada iki gruba ayrılarak büyük derenin iki yakasında yukarı doğru devam ettik. Çok az bir yürüyüşle şelaleye varmıştık. İki büyük şelaleden meydana gelmekle birlikte ilkini maalesef göremedim. Fazla oyalanıp grubu geriden takip ederken bir ara yolu şaşırdım. Bundan dolayı zaman kaybetmiş gruba yetişmek için üst şelaleye çıkamadım. Bu da bana ders oldu. O kadar güzel akıyordu ki hayran kalmamak elde değildi. İç burukluğu ile yola devam ettim.
Erikli Şelaleleri ( Alt Şelale)

Artık neredeyse günün sonuna yaklaşmıştık ama halen 8 km yolumuz vardı. Grup büyük bir istekle devam etme kararı aldı. Erikli Yaylasına varmıştık. Geniş düzlüklerle Marmara Bölgesinin en yüksek yaylalarından birisi. Günün ikinci sürpriziyle de burada karşılaştık. Önce hava da bir iki leylek gördüm. Sonra bir sürü geçti önümüzden. Az sonra ise hayatımda gördüğüm en ilginç manzaralarda bir tanesi vardı. Kurumuş yüksek bir ağacın üzerinde en az 20 tane leylek tünemişti. İncecik bacakları ama cüsseli gövdeleri ile o kuru dallar üzerinde nasıl da duruyorlardı öyle. Daha yakından çekmek için yaklaştığımda yerde 30-40 leylek daha gördüm. Muhteşemdi. Gölyazı'da çatılarda görmüştüm ama bu kadar çok leyleği ilk defa görüyordum. Artık neye dalalet ediyorsa.
Birisi havada leylek görmekten mi bahsetti ?
Yerde görünce aynı durum geçerli mi ?

Tekrar patika yollara girerek son bölüme yaklaşıyorduk. Gür akan derenin sesi vadide yankılanıyordu. Programımızda olan son durak Mere Şelalesiydi. Yolu olmayan bu yüzden pek bilinmeyen bir şelale. Çok merak ediyordum. Yanına yaklaştığımızda ise yağmur şiddetini iyicene artırmıştı. Görebilmek için ufak bir tepeyi tırmanmak gerektiğinden hem güvenlik hem zaman kaybetmemek açısından rehberlerimiz devam etme kararı aldı. Çokta merak etmiştim halbuki. Bu kadar yaklaşıp göremeden sadece sesini duyarak yanından ayrıldık. Bundan sonra yaklaşık 2 saat Teşvikeye Deresi boyunca yürüdük.
Zorlu geçişlerde vardı

Yolun sonunda otobüsümüz bizi bekliyordu. Akşam yemeği için köy pidecine doğru devam ettik. Grubun bir kısmı  yürümeyi tercih etti tüm yorgunluklarına rağmen. Araçla giderken çok güzel bir göletin önünde geçtiğimizde yürümediğime pişman oldum. Ama yorgunlukta inip fotoğraf çekmek bile istemedim.
Hayal gücümüz de yanımızdaydı tüm gün
Yağmurda yürümek başka bir zevk
Nisan yağmurları altında çok keyifli bir gün yaşamıştık. Zorluk derecesi yüksek olmasına rağmen grubun uyumu çok güzeldi. Rehberlerimiz Timuçin Yusumut ve Argun Baydan'ın bunda büyük bir katkısı var. Her şeyi tadında yapıldı. Ne çok tempolu ne de çok yavaş bir yürüyüş oldu. Rota seçimi takdire şayandı. İki göl iki şelalenin olduğu  toprak yolda başlayıp orman yolunda devam eden dere geçişlerinin de olduğu çok keyifli bir güzergah seçilmişti. Zamanlama başka bir güzeldi. Dallarda baharın yeni yeni canlandırdığı yeşilin en taze tonunda yapraklar varken sonbaharda kalma kuru kahverengi yapraklar ayaklarımız altında akıp gidiyordu. Bir ömür misali gelecek ve geçmişe işaret eder gibi.
Anadak Yürüyüş Grubu

Baharda yürüyüş bir başka

Rengi gibi kokusuda çok güzel

Kaç ton renk var sayan var mı?

Tatlı su yengeci de çok tatlıydı



0 yorum:

Yorum Gönder

 
Design by Wordpress Theme | Bloggerized by Free Blogger Templates | free samples without surveys