23 Eylül 2012 Pazar

Batı Karadeniz'de 3 Gün 3 Şehir Bölüm 1 : Zonguldak


12-13-14 Kasım 2010 Tarihli Batı Karadeniz gezimizin notlarıdır.

Bir Kurban Bayramı arefesinde düştük yollara. Hedefimizde 3 günde 3 şehir dolaşmak vardı. Zonguldak, Karabük ve Bartın. Aslında eşsiz güzellikleri ile bu şehirler 1995'e kadar tek bir şehirdi (Zonguldak). Yüzölçümleri çok büyük olmasalar da  Karabük ve Bartın he nüfus hem ekonomik olarak merkezi zorlamaya başlayınca il olmayı hak etmişler. Ancak bu iki ilin ortak bir özelliği var.  İlçelerinin il merkezlerinde daha çok tanınması. Amasra'nın Bartın'dan, Safranbolu'nun da Karabük'ten bir adım önde olmasının bir çok nedeni var. Seyahat notları arasında bahsetmeye çalışacağım.

Tam tamına dopdolu 3 gün geçirdik Karadeniz kıyılarında. Uzaktan İtalya kıyılarını andıran Zonguldak sahilleri, tüylerin diken diken eden mağaraları, Yenice Ormanlarında son bahar kampı, Safranbolu'da geçmişe yolculuk, kanyonlar arasında seyahat, demiryolu köprüleri tünelleri, İnkumu Plajında Kasımda yaz havası, Amasra'da balık keyfi, Bartın Çayı'nda denizaltı tünelleri ve daha onlarca yol hikayesi. Hepsini bu seyahatte yaşadık.  Kısa bir girişten sonra fotoğraflar eşliğinde hikayemize devam edelim.

Birinci Gün İlk Durak : Zonguldak

Bayram öncesi olması hasebiyle yoğun bir trafikte yolculuğumuza başlamıştık. Bir gün önce aldığımız acı bir haber bizi oldukça üzmüştü. Maalesef üniversiten sınıf arkadaşımız Hüseyin Bahçıvan'ı bayram ziyareti için gittiği Şanlıurfa'da geçirdiği trafik kazasında kaybetmiştik.( Yaklaşık 2 ay sonra arkadaşımızı mezarında ziyaret edip fatiha okuma fırsatını da bulduk). Bu haberin üzüntüsü ve yolda karşılaştığımız trafik kazaları tedirginliğimiz artırsa da daha dikkatli bir şekilde yolumuza devam ettik. Düzce sapağından Akçakoca'ya  kadar olan yol gördüğüm en tehlikeli yollardan biri diyebilirim. Keskin virajlarına gece yol almanın zorlukları eklenince bir o kadar tehlikesi artıyor. Karadeniz'e paralel yol aldığımız yol nispeten daha düz.

Alaplı'yı geçip Karadeniz Ereğlisine vardığımızda gün doğmak üzereydi. Şehri yukarıdan göreceğimiz bir tepeye çıkıp mavi saatte  liman bölgesini fotoğrafladık. Karanlıktan pek seçemediğimiz şehir gün ağardıkça yüzünü göstermeye başladı. İl merkezi gibi Ereğli'nin kömür ocakları ve limanı bölge ekonomisinin can damarı. Şehrin her yerinde bunun izlerini görebilirsiniz. Tarihi bir geçmişi olmasına rağmen şehir sanayiye yenik düşmüş.

Gün ağarırken Karadeniz Ereğlisi


Karadeniz Ereğlisi merkezini başka bir gezide daha detaylı gezmek üzere Zonguldak'a doğru yol aldıktan sonra rotamızdan çıkarak harita bile yer almayan Göleviç mağara ve şelalerini aramaya karar verdik.  Rota dışına çıktığınızda nelerle karşılaşacağınızı veya neleri kaybedeceğinizi bilmiyorsunuz.  Bir keşif gezisini anlamlı kılan da bu aslında. Bu minvalde Göleviç'inde özel bir yeri var bu gezimizde. Hala var olup olmadığını bile bilmediğimiz bir mağara ve şelaleyi bulmak için düştük ormanların içine. Sonunda şelaleyi bulamadığımız ancak çok güzel hatıralarımızın olduğu bir keşif gezisi oldu. Sabahın ilk ışıklarında köy girişinde bekleyen yalnız ağaç, bizi defineci sanan amca, yol tarif eden ama dediklerinde hiç bir şey anlamadığımız nine, tabiattaki tüm renklerini bize sunan orman. Hangi birisini anlatsam ki. Sonraki tüm gezilerimizde başarısız keşifler için kullanacağımız "İkinci Göleviç Vakası" bile  bizde  ne kadar  yer ettiğinin göstergesi.


 
 
Göleviç'te renklerin dansı


Karadeniz Ereğlisi Zonguldak arası araba sürmesi en zevkli yollar arasında diyebilirim. Karadeniz'e paralel seyreden yol kimi zaman Batı Karadeniz'in karakteristik özelliği olan tünellerden geçmekte. Tünellerin sonunda ise sürpriz yapar gibi Karadeniz'de ender görülen gizli koylarını sizinle paylaşmakta.

Karadeniz'in saklı cennetleri
Zonguldak'ı uzaktan gördüğümüzde ufak bir şaşkınlık yaşadık. Sanki bir İtalyan ada şehri belirdi gözümüzde.  Kayalıkların üzerine kurulmuş rengarenk evleri olan bir ada şehir. Tek farkı bizimki biraz daha soluktu. Şehrin içine girdiğimizde bu soluk rengin nedenini anlayacaktık aslında.  Şaşkınlığı üzerimizden attıktan sonra hemen müsait bir yerde bu güzelliği fotoğraflamaya başladık. Limandan ağır ağır ayrılan gemiler bize selam verir gibiydiler.

İtalya şehirlerini andıran Zonguldak
Kahvaltı yapmak için Zonguldak'ın merkezine girdiğimizde içimize bir kasvet kapladı. Koca koca gri binalar, şehri bölen kirli bir dere, dönüp dolanan yollar. Şehir uzaktan ne kadar güzel gözüktüyse içine girince bir o kadar çirkinleşti gözümüzde. Zonguldak'ı uzaktan sevmek gerektiğini anladım. Kömür karası her yere sirayet etmiş sanki. Bu havadan olsa gerek fotoğraf çekmek istemedim.  Kahvaltımızı yapıp bir an önce çıkmak istedik şehirden. Şehrin eski çarşılarından birinde küçük bir kır pidecisine girip karnımızı doyurduk. Sabah sabah Karadeniz pidesi ağır gelse de yediğimiz en güzel pidelerden diyebilirim. Kasvetli bir şehirde güzel bir kahvaltı oldu.

Her ne kadar Zonguldak, merkezi hoşumuza gitmese de çevresi güzelliklerle dolu bir şehir. Mağaraları, şelaleleri, ormanları ile muhteşem bir tabiatı var. Biz ancak yolumuz üzerinde olanları ziyaret edebildik. Bunlardan biriside Gökgöl Mağarası.  Şehrin içinde denilebilecek kadar yakın bir mağara. 3350 mt uzunluğunda olan mağaranın küçük bir kısmı olan 875 metresi görülebiliyor olsa da ülkemizde ki gezilebilir en uzun mağaralar içinde yer alıyor. Kalan kısmı çöküntülerden dolayı kapalı. Tipik bir damlataş mağarası. Sayısız dikit ve sarkıtları, astıma iyi geldiği için doktorlar tarafından tavsiye edilen buz gibi havası, bir gözüküp bir kaybolan yeraltı deresinin sesi, üzerinize düşecekmiş gibi duran kaya kütleleri ile esrarengiz olduğu kadar büyüleyici bir atmosferi var. Mağaradan çıktığınızda sanki başka dünyalara seyahat ettiğinizi sanıyorsunuz. Mutlaka görülmesi gereken bir yer. 

  
  
Büyüleyici bir atmosfer 

Mağaradan çıkıp bizi bekleyen Yenice Ormanları'na doğru yol alırken sonbaharın muhteşem renkleri bu yolculuğumuzda bize eşlik etti. Yenice'de göreceğimiz renklerin neler olacağını düşünerek... 

Yol üzeri son bahar renkleri

Gelecek Bölüm : Karabük


  






 



0 yorum:

Yorum Gönder

 
Design by Wordpress Theme | Bloggerized by Free Blogger Templates | free samples without surveys