26 Temmuz 2014 Cumartesi

Karaburun Yarımadası'nın Keşfi


Ailecek yaz tatilini geçirmek için tercihim Çeşme oldu. Hem güzel denizi hem de tüm sıcağına rağmen serinleten rüzgarı tercih nedenlerim arasında olmasına rağmen başka bir sebep ise Karaburun Yarımadası'nı dolaşmak istemem. Anlayacağınız hem klasik bir tatil yapıp hem de gönlümce keşifler yaparak seyahat etmek istedim.



Karaburun Yarımadası, Urla, Çeşme ve Karaburun ilçelerini de kapsayan Türkiye'nin en büyük yarımadası. Büyüklüğünden dolayı Türkiye'nin üçüncü büyük şehri İzmir'de olmasına ve  Çeşme gibi bir turizm merkezine sahip olmasın rağmen diğer kıyı şehirlerine kıyasla oldukça sakin bir yerleşim bölgesi. İzmir ile Çeşme arasında çok güzel bir otoban olmasına rağmen uzun bir yolculuk yapmanız gerekiyor. Karaburun Merkeze ise girintisi bol dar bir kıyı şeridi takip ederek ulaşılabiliyor. Bu sebeple 100 km'lik yol 3-4 saati bulabiliyor. Kıyı haricinde ki arazisi 1200 km bulan zirvesi tepelerle  kaplı.

Tatilin ilk günlerini Çeşme Çiflikköy'deki otelimizde ailemde birlikte geçirdim. Kızlarımla doyasıya havuz sefası yaptım. Çeşme çevresini ve Alaçatı'yı ailemle birlikte dolaştım. İki çocukla fotoğraf çekmek zahmetli bir iş olduğundan istedeğim gibi detaylı bir gezi olmadı. Yine bu güzel yerleri görmek bile yeterliydi benim. Son günümüzü ise kendime ayırarak Karaburun'u tek başıma dolaştım. Yalnız seyahat etmek pek keyifli değil açıkçası. İnsan bir can yoldaşı arıyor her zaman.

Çeşme'den Cuma günü güneş doğmadan yola çıkıp önce deniz kaplıcası ile ünlü  Ilıca bölgesi gezdim. Daha sonra bölgenin en eski yerleşim merkezi olan Ildır'da tarihin izleri takip ettim.  Antik Erythrai kenti kalıntıları arasında Ege'nin doyumsuz güzelliğini seyrettim. Klasik hiç bir özelliği olmayan sahil beldelerinden Balıklıova ve Mordoğan'dan sonra Cuma namazına Karaburuna yetiştim. Amacım buradan Sarpıncık Deniz Feneri'ni çekip aynı yoldan geri dönmekti. Ancak fenere kadar o kadar yol gidip buradan geri dönmektense devam ederek adayı tam turlamayıa karar verdim. "Ada"'yı  bilerek kullandım. Bu topraklar yarımada olmasına rağmen ada hayatı yaşıyor sanki. O kadar uzak o kadar tenha. Coğrafi yapısı olarakta tam karşısında yer olan Yunanistan'a ait Sakız Adasına bir o kadar benziyor.

Tatilin dönüş yolunda ise aile ziyareti amacıyla girdiğimiz Urla'da beklemediğim güzelliklerle karşılaştım. Yaptığım bir saatlik plan neredeyse yarım günümü aldı ki o bile yetmedi. Urla'nın başlıbaşına gezilmesi gereken gizli hazinelere sahip bir yer olduğunu keşfettim.

Olağanüstü güzelliklere sahip eşsiz bu coğrafyaya ait izlenimlerimi ve fotoğraflarımı  aşağıdaki 3 ana başlık altında bulacaksınız.

3 yorum:

Dd dedi ki...

Blogunuza tesadufen denk geldim ve cok begendim.karaburun yalnizligin ortasinda sakin bir ada ile ilgili yazinizi bulamadim fakat.

Dd dedi ki...

Blogunuza tesadufen denk geldim ve cok begendim.karaburun yalnizligin ortasinda sakin bir ada ile ilgili yazinizi bulamadim fakat.

https://plus.google.com/100719724565080065830?authuser=0 dedi ki...

Çok teşekkür ederim. Bir çok kere denemiş olmama rağmen Karaburun'u yazmak kısmet olmadı maalesef.

Yorum Gönder

 
Design by Wordpress Theme | Bloggerized by Free Blogger Templates | free samples without surveys