İstanbul'un Anadolu yakasında iki büyük yükselti vardır. Biri Kayışdağı diğer Aydos Tepesi. Her ne kadar dağ olarak isimlendirilmese de en yükseği Aydos. Asıl manzarayı ise Kayışdağı kapmıştır. Tarihi yarımadanın yüksek yerlerinden bakıldığında gözüken yükselti odur. Ancak Kayışdağı askeri bölge olduğundan maalesef güzel İstanbul manzarasını izlemek mümkün değil. Aydos ise yemyeşil ormanları ile İstanbul'un emrinde. Ayaklarınız altında adalara bakıp hülyalara dalacağınız bir manzaraya sahip. Müdavimleri iyi bilir buraları. Hafta sonu spor yapanı eksik olmaz bu ormanların. Ama çok azı tepeye çıkma cesareti gösterip bu müthiş göz ziyafetine erişmekte.
Aydos, latince kartal anlamına gelen Aetos'dan gelir. Marmara Denizine bakan eteklerine kurulu Kartal ilçesinin ismi de buradan gelir. 537 mt ile İstanbul'un en yüksek noktasıdır. Karadeniz tarafına bakan eteklerinde ise Sultanbeyli ilçesi yer alır.
Kartal Sahilden Aydos Tepesi
Aydos'un doğal güzelliğinin yanınında son yıllara kadar bilinmeyen tarihi bir yanı bulunmakta. Sultanbeyli sınırları içerisinde kalan kısımda 1000 senelik tarihi Bizans kalesinin kalıntıları yer almaktadır. Keçi Kalesi olarak ta bilinen Aydos Kalesi, İstanbul'u Anadolu'ya bağlayan tarihi yola hakim yapısı ile tarihte önemli bir rol oynamıştır. 1328 (H.728) yılında Osman Gazi döneminde fethedilerek İstanbul'un fethine giden yolda ilk adım atılmıştır. Rivayete göre kale tekfurunun kızı, kale kuşatıldığı günlerde, rüyasında önce İslam peygamberini görme lütfüne erişir. Sonra rüyasında kendisini düştüğü kuyudan kurtaran insanın, Osmanlı akıncılarının başındaki kişi olduğunu fark edince gerçeği kavrar ve onlara bir mektup yazarak kalenin çatışmasız teslimine yardımcı olur. Fetihten sonra da rüyasında görmüş olduğu Osmanlı akıncı beyi Gazi Rahman (Abdurrahman Gazi) ile evlenir. İstanbul fethi ile birlikte işlevi kalmayan kale yüzyıllar içerisinde neredeyse unutulur. Kaderine terk edilerek definecilerin insafına bırakılır.
Aydos Kalesi
Aydos Kalesi çocukluk yıllarımın en güzel hatıralarından birisidir. Yazları ilkokul öğretmenimiz Fatma Hanımla birlikte o zaman ağaçlar içerisinde kaybolmuş sadece bir burcu gözüken kaleye kadar yürürdük. O günlerden sonra evimin balkonunda Aydos'a uzaktan bakar oldum sadece. Ta ki Sultanbeyli Belediyesi'nin Aydos Kalesini restore edene kadar. Bir yaz akşamı açılış münasebeti ile program düzenlenecek ve ışık gösterileri yapılacaktı. O gün çektiğim fotoğraflar hem o güzel hatıraları canlandırdı hem de Sultanbeyli Belediye Kültür Müdürü Mehmet Mazak Bey'le tanışmamıza sebep oldu. Sultanbeyli Belediyesi, Aydos Kalesini tekrar ihya ederek büyük bir hizmet yaptı ve yapmaya devam ediyor. Restorasyonun yanında yayınladığı kitap, hazırladığı belgesel ve düzenlediği programlarla ( Bakınız : Aydos'ta Mehtap) Sultanbeyli'de Aydos üzerine bir kültür inşa ediyor.
Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin
Kale restore edildikten sonra açılış gecesi konuşma yaparken
O günden sonra hem Aydos Tepesine çıkmayı hemde kaleyi gündüz görmeyi arzuladım. Marmara'nın bir çok yerinde yürümüş tepelere çıkmış iken neredeyse kapımın dibinde yer alan bu tepeye hiç çıkmamıştım. Geçen sene bu vakitler yağan karla birlikte yürüyüş kıyafetimi giyerek düştüm yola.
Aydos'un Çocukları
Kaleye ulaşmam çok kolay oldu. Yıllar içerisinde yanlış yapılaşmadan dolayı yollar haliyle evler neredeyse kalenin dibine kadar ulaşmış. Kale İstanbul Arkeoloji Müzesinin yaptığı kazı çalışmaları sonunda gün yüzüne çıkarıldı. Ayakta kalabilen bir iki burç haricinde büyük oranda tahrip olmuş. Ancak etrafı ağaç ve topraktan temizlenerek temelleri ortaya çıkartılmış. Karla kaplı iken çok güzel bir atmosferi vardı kalenin. Her bir yanını dolaştım kalenin. Surlarda oynayan çocuklar takıldı objektifime. Önce çekindiler konuşmaya. Sonra sohbet etmeye başladıkça poz vermeye bile başladılar.
Aydos Kalesi Kuzey Burçları
Aydos Kalesi ve Çocuklar
Kaleyi arkamda bırakarak karla kaplı orman yolunda yürümeye devam ettim. Yükseldikçe kale daha bir belirdi. Tabi ki Sultanbeyli'de. Yıllarca içinde yaşadığım şehri tepeden seyretmek önce bir garip geldi. Sonra niye bunca yıl beklediğime hayıflandım. Ama buradaydım ve yoluma devam ediyordum. Hiç bir şey için geç değildi.
Sultanbeyli ve Aydos Kalesi
Aslında öğleden sonra başlamıştım yürüyüşüme. Gün batmak üzereydi. Tepeyi görmeden dönmek istemiyorum. gün batmak üzereydi. Bir gayret ilk tepeyi tırmandığımda çok hoş bir sürprizle karşılaştım. Tün güzelliği Marmara Denizi ve Adalar karşımdaydı. Aydos Tepesinde güneşi batarken yakaladım. Pamuk gibi yumak yumak bulutların arkasına gizlense de çok güzel bir günbatımıydı. Adaların hepsini bir arada görmek ancak uçakla mümkün sanırken buradan izlemek inanılmaz zevkliydi. Gün batmış hava esiyor ve üşümek üzereydim. Bir daha ki sefere Sultanbeyli'den Kartal'a yürüme planları yaparak inişe geçtim tepeden.
En kısa yol yürümek tepenin hemen arkasında :) Sultanbeyli merkezden aydos minibüsleri var altıyolda inersiniz ormana doğru yürüyün karşınıza çıkacaktır :)
3 yorum:
yakacıkta oturan biri aydos kalesine toplu taşıma ile nasıl en kolay gider. teşekkür ederim.
En kısa yol yürümek tepenin hemen arkasında :) Sultanbeyli merkezden aydos minibüsleri var altıyolda inersiniz ormana doğru yürüyün karşınıza çıkacaktır :)
Çok teşekürler şahane bır çalışma olmuş
Yorum Gönder