Eylül'le gelen rüzgarlar Şile'ye hüznü de beraberinde getirmiş.
Yazın tüm canlılığının bıçak gibi kesildiğini şehrin sokaklarında
görebilirsiniz. Boş sokaklar ıssız sahiller bir tek limanda balıkçılar.
Onlarda balık sezonunun açılmasını bekliyorlar sabırsızlıkla. Dostlarım Fatih
Saraç ve Yavuz Alper'le şehrin bu hüznüne ortak olmak için düştük
yollara.
Rüzgarların taşıdığı bulutlar şehri boydan boya kaplarken Güneş
yazdan kalma enerjisi ile ara ara kendini göstermeye çalışıyordu. Rüzgar ve
güneş arasında ki bu rekabet, gün boyu doyumsuz bir göz ziyafeti verirken son
bir defa denize girme planımızı sekteye uğrattı. Poyrazla birlikte sahilleri
döven dev dalgalar yüzmemize pek imkan vermedi.
Gezimize liman ve kale çevresini fotoğraflayarak başladık. Balık sezonunun açılmasına rağmen neredeyse tüm liman balıkçı tekneleri ile doluydu. Balıkçılardan öğrendiğimize göre henüz balık sürülerinin gelmemesinden dolayı ava çıkamadıklarını öğrendik. Balıklar yerine ağ tamir eden balıkçılar kadrajımıza takıldı. İlk defa geldiğimiz limanda mendirek üzerinde yürümek günün güzel anlarından biriydi.
Fener parkına
doğru çıkarak tepeden Şile Deniz Feneri'ni ve Kale'yi bulutlar arasında görme
imkanımız oldu. Güneşli bir hava olmasına rağmen bir önceki gezimizde cıvıl
cıvıl olan parkta bir kaç ziyaretçi haricinde kimsecikler yoktu. Sert esen
rüzgarın bundan büyük etkisi vardı mutlaka.
Sahilden Kabakoz'a
doğru ilerlerlerken boş plajlar dikkatimiz çekti. Aslında insan
kalabalıklarından sıyrılınca daha bir güzel gözüktüler gözlerimize.
Elbette mavi gökyüzü, beyaz bulutlar ve dev dalgaların da etkisi vardı bunda.
Yüzmeye müsait olmamasına rağmen denize girip dalgalarla boğuşarak tüm yorgunluğumuza yorgunluk kattık. Günün en güzel ışığının olduğu vakitte deniz, kum ve gökyüzü biraraya gelip bize muhteşem kareler çıkarttırdılar. Hepsine teşekkür ederek gezimizin son durağı denize fenerine doğru yola çıktık.
Mavi saate yetişmek için hızlı ama kontrollü olarak devam ederken yolda bir süprizimiz vardı. Bir sürü koyun yoldan aheste aheste teker teker geçiş yapıyorlardı. Köyün sokak lambaları altında geçişlerini seyretmek bile çok güzeldi. Mavi saat bitmeden yetişip birkaç kare çekebildik. Günü deniz fenerine karşı oturduğumuz bankta kestiğimiz kavun ziyafeti ile kapattık. Geçirdiğimiz güzel anları düşünerek Karadeniz’in kara gecesinde kaybolurken gelecek aydınlık günleri düşledik.
Şile / Eylül 2012
Daha fazla fotoğraf için :
https://www.facebook.com/FatihYILDIZPhotography
0 yorum:
Yorum Gönder