Artık alışkanlık oldu. Ne yaparsam yapayım fotoğrafını çekip hikayesini yazma istediğim var. Yaptığım işten keyif alıyorsam ben de işi akışına bırakıyorum. Yaklaşık 2 aydır koşular yapmaya çalışıyorum. Sıkılmamak içinde farklı yerleri deniyorum. Haliyle farklı fotoğraf ve farklı hikayeler demek benim için. Böylece "Koşu Hikayeleri" yazı dizisi de ortaya çıktı. Aslında ilki Kartal sahilde yaptığım yürüyüşle başlamıştı. Kayışdağı ve Maltepe koşuları ile kafamda ki fikir olgunlaştı. Kulağımda müzik elimde sadece telefon kamerası ile çoğu zaman tek başıma yapmış olduğum koşu-yürüyüşlerden bana kalanları paylaşacağım.
Bu akşam ki parkurum Kaynarca'dan Pendik Marina'ya kadar olan sahil şeridi. Günbatımında denizdeki gemilerle birlikte görsel bir şölen yaşandı bu akşam. Herkül'ün etkisi oldu tabi.
Başlangıç noktam Pavli Adası'nın karşısı. Şimdi bu ada da nereden çıktı diyebilirsiniz. Pavli Adası, Pendik Güzelyalı açıklarında kıyıya çok yakın bir mesafede bir ada. Eski adı Mavronisi. Askeri Tersane içinde kaldığından karaya bir yol ile bağlanmış. İçinde bir de askeri tesis varmış. Daha önce Tuzla açıklarındaki adalardan da bahsetmiştim. Onlar gibi adı hatta varlığı bile bilinmiyor.
Pavli Adası |
Uzunlar Kebap'ın sahil şubesinin çadırı gün batımı ile daha bir güzel oluyor. Gemilerin kaptan köşkünü andırıyor sanki. Sahilde ilerlerken bisikleti ile semaverde çay demleyen satıcı dikkatimi çekti. Bir çay içmek istedim ama dönüşe bıraktım. Günün hikayesi ise o çay sohbettinde.
Gün batarken Herkül baya bir görsel yardımcı oldu bana. Herkül kim mi ? Kıyıda ki vinç gemisi. Adını Herkül koymuşlar. Hoşuma gitti. Yukarıdan vızırı vızır uçak geçiyor. Neredeyse 3-4 dk bir. Artık Sabiha Gökçen bile yetmiyor. 3.Havalimanına karşı çıkanlara selam olsun.
Herkül |
Bisiklette Semaver |
Gelelim bisikletli çaycıya. Artık koşmadığım koşuyu bitirip bir çay içmek istedim. Çayında gözüm kaldı ver bir bardak çay dedim oturdum kayalıklara. Kırık bir Türkçe ile demli mi olsun diye sordu. Suriyeli olduğunu anladım hemen. Konu açmak için nerden aklına geldi bisiklet fikri diye sordum. Çalışmam gerekti 200 lira verdim aldım dedi. Tabi yarısı Arapça yarısı Türkçe. Eliylede 200 çizdi anlamadığımı düşününce. Halep'li misin diye sorunca hiddetlendi bir anda. Hayır hayır ben Banyaslı ben Sünni ben mücahid diyer arka arka sıraladı cümleleri. Haleplilerden pek hazzetmediğini kendi lisanı ile anlattı. Suriye Esed'e karşı savaşmış. Yaralanınca Türkiye'ye gelmiş. Esed'in daha önce Halep'e şiilleri yerleştirdiğini onların da Türkiye'ye gelip kendisine ajanlık yaptığından bahsetti. O zaman anladım ki Suriye'de savaş bitse bile düzenin kurulması pek mümkün olmayacak. Birbirini sevmeyen halklar nasıl devlet düzen kurabilir ki. Hemde iç içe yaşıyorlarsa. Allah yardımcıları olsun. Bu da günün hüzünlü hikayesi.
İşte böyle olur benim koşularım. Mutlaka bir iz bırakır bende. Önemli olan yollarda olmak değil mi zaten yürümüşüm koşmuşum ne önemi var.
6 Mayıs 2014 - Pendik
Not: Fotoğrafları cep telefonu ile çektiğimi hatırlatmama gerek yoktur umarım.
Herkül uçaklara karşı |
Güneş Pendik Burnu'nda batarken. |
Balıkları Martılar mı Kediler mi kapacak ? |
Pendik'te Martı Ziyafeti |
Pendik Tersane ve Pavli Adası |
Pendik'ten Adalar |
0 yorum:
Yorum Gönder