İznik. Binlerce
yıllık geçmişi ile tarihe tanıklık etmiş antik bir kent. Benim hayatımda de
önemli bir kilometre taşı. Yola yollara sevdam bu şehirle başladı. 1 Mayıs
2010’da fotoğraf amaçlı çıktığım ilk şehir dışı gezisi İznik’in tarihi kapılarında bir yol macerası ile oldu.
Bu tarihten tam 4 yıl sonra yine bir Mayıs günü aynı rotada
düştük yollara. İzmit Körfezi’ni baştan
başa dolaşıp Karamürsel’den İznik’e,
daha sonra da Yenişehir ve İnegöl
üzerinden Uludağ’ın doğusunda Alaçam
Köyü’nün sırtlarında son bulacak kamplı bir macera yaşadık. Doğa ve tarihin içe
içe geçtiği muazzam bir coğrafyada iki tam gün geçirdik.
|
İznik-Uludağ gezi rotamız |
Gezinin iki ana bölümü vardı. Karamürsel – İznik bölümü ve Uludağ
kamp bölümü. İkisinde de geçmişi tekrar yaşıyormuşum
gibi bir hisse kapıldım. Birinci bölümün büyük kısmını ilk
İznik gezisinde görmüştüm. İkinci bölümde ise
3 yıl önce Anadak ile dağcılık eğitimi için gelmiş kamp yapmıştık. Aynı rotalarda gezi yapmayı pek sevmemize
rağmen ekip üyelerinden şikâyetçi olan olmadı. Kim şikayetçi olsun ki kıvrım
kıvrım yollardan, yemyeşil tepelerden,
kıpkırmızı gelincik bahçelerinden, bembeyaz bulutlardan, şipşirin
köylerden. Yol önümüzün önünde akıp gidiyordu sanki. Sadece yol boyunca şahit
olduğumuz ölü hayvanlar içimizi burktu.
Gözümüzün önünde bir araç tilkiyi ezdi. Havada olması gereken leyleği
cansız yol kenarında görmek pek hoş olmadı. Anasına pamuk gibi gelen kirpi taş
gibi yatıyordu yolun üstünde. Tüm bunların üzerine Yavuz Alper’in “Ölümde
hayatın bir parçası” sözü pek bir manidardı.
Karamürsel'den İznik'e
Karamürsel’de sabah çorbası ile başladı gezimiz. Sabah
çorbalarımı artık yol klasiğimiz oldu. Karamürsel, ilk Osmanlı kadırgalarının
inşa edildiği bir şehir. Kara lakaplı
Mürsel Alp Bey ise ilk kaptan-ı derya.
Temsili mezarı ve kadırga maketi hemen yol kenarına inşa edilmiş. “Ufacık tefecik gördün de Karamürsel sepetimi
sandın?” deyimi ile de meşhurdur
ayrıca. Yalova yolunda İznik istikametine
tepeye doğru saptığınızda muhteşem bir manzara karşılayacak sizi. Aşıklar
Tepesi yada Oluklar Tepesi olarak adlandırılan bu bölgede Körfez’i ayaklarınız
altında izleyebiliyorsunuz. 4 yıl önce
geniş bir çayır olarak gördüğümüz bu alandaki inşaat şaşırttı bizi. Belediye
tarafından yapılan mesire alanı inşaatınınasıl amacı İzmit Körfezi Köprüsü.
Birkaç yıl sonra geldiğimizde bir de köprü manzarası eklenecek karelerimize. Gezimizde fark ettiğimiz ilk değişim bu oldu. 4
yıl önce yıkılmış harabe ancak çalışır bir vaziyette gördüğümüz Valide Sultan Köprüsü 2012 yılında restore
edilerek araç trafiğine kapatılmış. Kötü bir restorasyon beklerken oldukça
güzel bir çalışma yapılmış. Tarihe sahip çıkılmış. Bu ikinci değişim oldu.
|
Kara Mürsel Alp Bey'in Mezarı ve İlk Osmanlı kadırgasının maketi |
|
Karamürsel Aşıklar Tepsi - Bir kaç içinde İzmit Körfez Köprüsü görünecek. |
|
Valide Sultan Köprüsünün 4 yıl içindeki değişimi |
Meyve bahçeleri arasından devam eden seyahatimizde bir anda
kendimizi geniş bir gelincik tarlasında bulduk. Solmaya yüz tutmuş olsa da
kendimizi bu güzelliğin içine attık resmen. Sadece gelincik değil çeşit çeşit
kır çiçekleri vardı. Hem rengarenk güzellikleri hem nefis kokuları ile mest etti bizi. Tarlayı
çevreleyen tepeler pamuk gibi beyaz bulutlarla birlikte ressam BobRoss’un“Belki
şurada küçük mutlu bir ağaç vardır” tadında bir manzara vardı önümüzde. Her çiçekten birer ikişer toplayıp bir demet
yaptım kendime. Belki akşama kadar solup
kuruyacaklardı. Ancak hatıraları yanımda
kalacak.
|
Gelincik Tarlası |
İznik
İznik, MÖ 2500
yıllarına uzanan tarihini halen sokaklarında yaşatan şehir. Burada değil birkaç satır sayfalarca kitap
yazılsa yeridir. Büyük İskender mi gelmemiş bu şehre. Bitanya Krallığı'na başkentlik
mi yapmamış. Roma’nın yolları halen toprak altında. Yıkılan Bizans’ı tekrar
kurmuş İznik. Osmanlı’nın imparatorluğa giden ilk basamağıdır belki de. Her köşe başında bir hazine varken zeytin
ağaçlarının arasında saklamış kendini. İznik’i daha önce gördüğüm yerlerle
birlikte uzun uzun ayrı bir yazıda anlatacağım elbette. Bu gezinin özelliği
olarak Ayasofya Camii’nin
de ki değişimden bahsedeyim. 3
şehir de (İstanbul, Trabzon ve İznik) 3 Ayasofya var kiliseden camiye çevrilen.
Uzun yıllar namazdan ezandan mahrum bırakılarak müzeye çevrilen bu camilerden
İznik ve Trabzon Ayasofya’ları geçtiğimiz bir iki yıl içinde tekrar cami
hakları iade edildi. 4 yıl önceki gezimizde istemeyerekte olsa müze bileti
kesilerek girmiştik İznik Ayasofya’sına. Şükürler olsun cami olarak görmekte
nasip oldu. Sadece orta kısım namaz
kılma alanı olarak düzenlenmiş. Kenarları boş bırakılarak misafirlerin
rahatlıkla ziyaret etmesi sağlanmış.
İstanbul Ayasofya da bu şekilde bir düzenleme ile ibadete açılabilir en
azından. O günleri de görürüz inşallah.
İznik’in kapılarında dolaştık yine. Antik Tiyatro’dan
sökülerek kapılara yerleştirilen masklarla hatıra fotoğrafı çektirdik. Yanlış anlaşılmasın 1000 yıl önce olmuş bu
olay. Bu arasa antik tiyatroda restore ediliyor. Taşlar temizlenmiş tek tek. Abdulvahap
Tepesi’nden İznik Gölü manzarasını seyretmeden olmaz deyip çıktık yukarı. Türbede rast geldiğimiz peygamber devesi
eğlencemiz oldu. Ne güzel hayvandı öyle.
|
Abdulvahap Tepesi |
İznik’i yeni hatıralarla arkamızda bırakarak Yenişehir’e
doğru devam ettik. Yol yine olabildiğince cömert davrandı bize. Göz zevkimize
hitap eden manzaralar vardı. Yine bir değişime şahit olduk ama. İznik çevre
yolu inşaatı vardı. Kıvrım kıvrım yolları koca koca iş makineleri genişletip
düzleştirmeye çalışıyordu. Belki de bu güzel yolları bulamayacağız bir daha.
|
Soğan Tarlası |
Yenişehir - İnegöl
Yenişehir. Bilecik’te çalışırken Bursa’ya gidişlerimde transit geçtiğim bir
şehir. Aklımda hep büyükşehrin kenarında kurulmuş uydu şehirlerden birisi
olarak kalmış. Arkadaşlardan öğrendim ki Bursa fethedilene kadar Osmanlı’ya 16
sene karargahlık yapmış. Bu amaçla kurulmuş bir şehirmiş. Yani ordugah şehirlerde birisi. O zamanın şartlarına göre başkent kabul
edilebilecek bir yer. Sonradan yapılan camileri, hamamları, saat kulesi ile tam
bir Osmanlı şehri. Sokaklarında dolaştığınızda zaten tarihi hissediyorsunuz. Hele
bir Sinanpaşa Külliyesi var ki güzeller güzeli.
Çinileri çalındığından kapalı tutuluyormuş maalesef. Ben ilk defa
görüyorum bu şehri. Ancak arkadaşlar 4 sene önceki gezi ile
karşılaştırdıklarında eski evlerdeki değişimi fark ediyorlar. Bir kısmı bakım
görmüş bir kısmı ise daha da bakımsızlaşmış. Yenişehir hatıralarımda hiç
eskimeyecek şekilde yer etti.
|
Yenişehir |
Uludağ’dan önce son durağımız İnegöl. Mobilyanın getirdiği zenginlik ile
büyümüş 250.000 nüfusluk bir şehir.
Yüksek yüksek apartmanlar, fabrikalar, geniş ana caddeler. Hiçbir şey ifade
etmedi bize. Alışveriş yapıp çıktık hemen.
|
Yenişehir-İnegöl yolu üzerinde Boğazköy Barajı |
|
Kırgızlar Türbesi |
|
İznik İstanbul Kapı'daki Tiyatro Mask Heykelleri |
|
İznik İstanbul Kapı |
|
İznik Ayasofya Camii |
0 yorum:
Yorum Gönder