Yine yeni bir yazar yine bir yol hikayesi. Bu sefer mecburi bir yolculuk,bir göç hikayesi. Kendine özgürlük için yurtsuzluğu seçenlerin hikayesi. Bu yüzden yollar, yolcular, yolculuklar hep melankolik. Hayaller kabuslarla dolu. Şehirler karanlık. Nobel ödüllü Herta Müller'in hayat hikayesi aslında. Kominist rejimden kaçarak Berlin'e yereleşen Alman asıllı Romanya vatandaşı Herta'nın hayatında izler taşıyor. Çok güzel bir anlatımı var. Şiirsel bir tat buluyorsunuz satıraralarında. Alt çizilecek cümlelerler zihninizde yer ediniyor.
" Yolcular, diye düşündü İrene, uyuyan kentlere heyecanla bakan yolcular. Artık geçerliliği olmayan arzulara. Kent sakinlerinin ardından bakan. Tek bacaklı ve kayıp bacaklı yolcular.
Yolcular çok geç geliyorlar." (s:88)
"Karnımda kelebekler, dedi Stefan. Ne zaman seyahat etsem heyecana kapılıyorum. Gördüğüm her şey tenime işliyor." (s:111)
"Ve uzaklara gitme arzusu. Kompartıman penceresinden bakmak, yeşil kaymalarla dönüp giden ve gözden kaybolan manzaranın anaforuna çekilmek arzusu." (s:157)
0 yorum:
Yorum Gönder