Bir Nallıhan Rüyası ~ YOLDAKİ İZLER

2 Nisan 2013 Salı

Bir Nallıhan Rüyası

13:24

https://plus.google.com/100719724565080065830?authuser=0

No comments

Nallıhan'ı ilk fotoğrafa başladığımda keşfetmiştim. Küçük bir gölün arkasında rengarenk kayalıkları ile göz kırpıyordu yıllardır. Ne zaman seyahat planı yapılsa muhakkak "Nallıhan'a ne zaman gidiyoruz?" cümlesi geçerdi konuşmanın bir yerinde. Ama bir türlü kısmet olmadı. Ta ki geçtiğimiz Mart Sinan arkadaşımla plan yapana kadar. Ancak hava şartlarından iki kere ertelemek zorunda kaldık. Normal şartlarda hava nasıl olursa olsun yola çıkarız. Ama bu gezi için çok özendik. İyi ki ertelemiş. Geçtiğimiz hafta sonu güneşli açık bir havada çok verimli bir gezi geçirdik.

Rotamıza Nallıhan'la birlikte Mudurnu,Beypazarı ve Ayaşıda dahil ettik. Tüm bu şehirler, İstanbul-Ankara otoyolu yapıldıktan sonra unutulmaya terk edilen Tarihi İpek Yolu'nun parçaları. Tarih ve doğa o kadar iç içe ki iyi ki unutulmuş diyebilirsiniz. Unutulmuş ki günümüze kadar ulaşabilmiş. Öyle bir doğası var ki dağlarına çıktığınızda yeşilin sarının kırmızının mavinin her tonu ile karşılaşabiliyorsunuz. Şehrin sokaklarında yürüdüğünüzde hangi tarihte yaşadığınızı şaşırıyorsunuz. Selam verdiğiniz insanlar size tüm samimiyeti ile karşılık veriyor. Her bir parçası uzun uzun anlatmayı hak ediyor bu gezinin. İzmit Körfez gezisinde olduğu gibi bu yazıyı önsöz gibi düşünebilirsiniz.

Rüya gibi iki gündü. Fotoğraf adına her şey vardı kadrajımızda. Çoşkun akan şelaleler, tarihi evler, rengarenk tepeler, sapsarı göller, pamuk pamuk bulutlar, uzayıp giden yollar, ıssız köyler, muhabbet kaynağı türbeler, sıcacık insanlar ve masmavi geceler. İki günden aklımda kalan kısaca bunlar. Aşağıdaki başlıklarda anlatmaya çalışacağım gördüklerimizi yaşadıklarımızı.