15:56
https://plus.google.com/100719724565080065830?authuser=0
No comments
İstanbul'da yapılabilecek en güzel aktivitelerden birisi boğaz boyunca yürümektir. Hele hava açıksa hangi mevsimde olursa olsun büyük keyif alırsınız. Elbette lale ve erguvan zamanlarında yapılırsa daha bir başka olur. Diğer küçük bir not ise güneşli ama rüzgarlı havalarda İstanbul tüm kirinden pasında arınıyor. Tertemiz bir renge bürünüyor. İşte bu zamanlarda denizin mavisi ile gökyüzünün mavisi arasında bembeyaz bulutlar buluşursa muhteşem kareler yakalanabilir. İşte böyle günde can dostumla birlikte Üsküdar'dan başlayarak boğaz kenarında gidebildiğimiz yere kadar yürümeye karar verdik. Fotoğraf derdimiz olmasa belki de Beykoz'a kadar yürüyebilirdik ama Kandilli'ye geldiğimizde gün bitmişti. Artık buradan sonrası başka bir yürüyüşün konusu olacaktı.
|
Rotamız |
İlk durağımız Paşalimanı. Çokça uğradığım bir yer olduğundan fazla oyalanmadık. Kuzguncuk'a doğru yürüdük.Bizim neslin en ünlü dizilerinde Ekmek Teknesinin mekanı. Daha eskilerde de Perihan Abla. Aslında bugünkü yürüyüşümüz film setlerini ziyaret gibi oldu. Sonraki duraklarda Süper Baba'da olacak. Kuzguncuk sahilinde çay molası verdik. Sahil semtlerinde denizi gören o kadar az mekan var ki. Burada Boğaz'a pencereden bakar gibi hissettim bir an. Ne zaman dinler arası diyalog konuşulsa Kuzguncuk'tan bahsedilir. Bunun deneni ise Kuzguncuk Camii ile Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi'nin yan yana olmasıdır. Dünyada bu şekilde çok az yer var. Yolumuza devam ettiğimizde sahilde bizi çok zarif bir yalı cami karşılıyor. Üryanizade Camii. Ahşap küçücük minaresi ile boğaza o kadar güzel yakışıyor ki. İçi de bir o kadar huzur dolu.Caminin eski fotoğrafları da hayli ilgi çekici. (
Bu siteden ulaşabilirsiniz)
|
Paşalimanı |
|
Kuzguncuk |
|
Kuzguncuk Camii ile Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi |
Kuzguncuk'tan sonra Beylerbeyi'ndeyiz. Sarayı ile ünlüde olsa biz Hamid-i Evvel Camii ve iskelesine hayran kaldık. Cami Anadolu yakasındaki az sayıdaki selatin camilerinde birisi. Yanı başında ki el yazma kütüphanesi de alanında önemli bir kütüphane. İskelesi ve küçük sokaktaki dükkanların samimiyeti insanı kendine çekiyor. Tam bir boğaz semti olduğunun işareti bu. Kayıklar için yapılmış küçük barınak ise şirin mi şirin. Görülmeye değer.
|
Hamid-i Evvel Camii |
|
Beylerbeyi İskelesi |
|
Beylerbeyi Kayık Barınağı |
|
Beylerbeyi İskelesi |
Sırada meşhur Çengelköy'deyiz. 800 senelik Çınarın yanında yer alan kahvesi en ünlü mekanı. Bir dönem her Cuma akşamını bu kahvede geçirirdik. Çok güzel hatıralarım vardı burada. Ancak kahveye girer girmez eski sıcaklığını hissetmediğimden mi bilinmez hiç fotoğraf çekmek istemedim burada. Ulu çınar bile kahvenin tentelerinden görünmüyordu. Göz ucuyla bakıp çıktık. Yine sahildeki küçük parka uğrayıp günün büyük bir kısmını geçireceğimiz Kuleli'ye doğru devam ettik.
|
Çengelköy |
|
Çengelköy Salatası |
Kuleli, Boğaz en rahat izleyebileceğiniz mekanlardan biri. Bunu da tarihi askeri lisenin önünün doldurulmasına borçluyuz. Lisenin tarihi oldukça ilginç. Kurulduğundan bu yana taşınmış durmuş. Kağıthane'ye, Adalara hatta Konya'ya bile gitmiş. Her seferinde asıl binasına geri dönmüş. Lise yıllarında yaptığım bir boğaz gezisinde Kuleli ile bir fotoğrafım var. Erguvan zamanı bu kareyi tekrar canlandırmayı düşünüyorum. Binanın restorasyonu yakın zamanda tamamlandı. Işıklandırmasını sevmesem de tarihe sahip çıkılmasını sevindirici. Heleki yangınların kol gezdiği şu zamanlarda. Sahilde birde Kuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii var. Zamanında kışlanın bahçesine yapılmış. En güzel yalı camilerden birisi.
|
Kuleli Askeri Lisesi |
|
Kuleli Yakamoz Kafe |
|
Kuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii |
Boğaz yürüşümüz sırasında ki en ilginç sahnelerden biriside büyük inşaatların yapımında kullanılan kule vinçlerden bir tanesinin Tarihi Clifton Yalısı'nın tekrar yapımı için tam deniz kenarına kurulmuş olmasıydı.
|
Clifton Yalısı İnşaatı |
Kandilli'ye geldiğimizde gün ışığı artık bitmek üzereydi. Rumeli Feneri ve ikinci köprüyü uzaktan fotoğraflayarak günü bitirdik. Mavi saat için burada kalıp kalmama konusunda kararsız kalıp Kuleli'ye dönme kararı aldık. Dönmeden önce bir şeyler atıştırmak için gördüğümüz dürümcüye girdik. Duvarda gazete küpürlerinde bir gurme uğramışa benziyordu. Zaten garsonda dürümümüz meşhurdur dergiye çıktı dedi övünerek. Acısı bol olmakla birlikte güzeldi. Ancak camda yazdıkları fiyatla aldıkları fiyat farklı olunca gözümüzde bir anda düştü. Gel de tavsiye et şimdi. Ucuz numaralarla iş yapmaya çalışıyorlar halen yazık. Tabelasında zaten hayır yoktu.
|
Dünya Mutfağı |
Mavi saat için Kuleli'ye geri döndük. Boğaz köprüsü tam karşıdan gören açısı muhteşem bir manzarası var. Askeri binayı çekmek istediğimizde Nizamiye'den yine aynı uyarı geldi. Yassah kardeşim. Gizli saklı çektik yine.
|
Kuleli Askeri Lisesi |
İstanbul öyle bir şehir ki gezmek istesen yüzlerce rota çıkartılabilir. Sen ne kadar yaklaşırsan o kadar gönlünü açıyor sana. Tanıdıkça daha bir bağlanıyorsun ona. İstanbul'u gezmeye devam edeceğiz. Sevmeye devam edeceğiz.
|
Rumeli Hisarı |
|
Kuleli |
|
Kuleli |
|
Kuleli |
|
Kuzguncuk'tan Köprü Kesit |
|
Kuzguncuk |
|
Paşalimanı |
|
İncir Ağacı |
|
Kuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii |
|
Kuleli'nin kulesi |
|
Kuleli'den Boğaz |
|
Boğaz Köprüsü altında Beylerbeyi Sarayı |
Posted in:
Beylerbeyi,
Çengelköy,
Hamid-i Evvel Camii,
İstanbul,
Kandilli,
Kuleli,
Kuleli Askeri Lisesi,
Kuleli Kaymak Mustafa Paşa Camii,
Kuzguncuk,
Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi,
Üryanizade Camii,
Üsküdar
0 yorum:
Yorum Gönder