17 Ocak 2013 Perşembe

Siyah Gül Halfeti


Halfeti. Birecik Barajı  Fırat'a gem vurunca tam kalbinden iki bölünüp sular altında altında kalan şehir. Birecik'ten sonra Halfeti'nin arta kalan sokaklarında yürüdük, sular altında kalan kısmının üzerinde ise tekneyle dolaştık. Halfeti'nin  hüznü her halinden belli olsa da bizim için çok keyfli bir gezi oldu.

Önce baraja ve eski Halfeti'ye tepeden baktık. Eski diyorum çünkü baraj yapıldıktan sonra Halfeti'nin büyük kısmı düz bir alana taşınmış. Bu yeni şehrin içinde geçtik ancak durmaya bile gerek duymadık. Ruhu olmayan kaba saba bir şehir yapılmıştı. Ama eskisi öyle mi. Tepeden kuşbakışı bile tüm güzelliği ile iki bin senedir ben buradayım gelin yanıma diyordu sanki.



Şehirden geriye bir kaç sokaktan başka bir şey kalmamış. Ama baraj şehir için başka bir gelir kapısı açmış. Turizm. Tekne turları ile yarısı sular altında kalmış bir şehri görmek isteyen yerli ve yabancı turist sayısında büyük artış yaşanmış. Özellikle yaz aylarında tekneler dolup taşıyormuş.




Bizde atladık bir tekneye açıldık sulara. Yaklaşık bir saatli bir turumuzda halfeti ile birlikte yine sular altında kalmış başka bir köyü görme fırsatımız oldu. Camisi yıkılmış ama sular içinde dimdik bekleyen minare halfetinin simgelerinde olmuş.




Teknemizin ismi Siyah Gül. Bu isim özellikle verilmiş. Dünyada siyah gül sadece bu bölge yetişmekte.  Halfeti denilince akla siyah gül geliyor.


Tekne turu sadece bununla sınırlı değil. Baraj değil sanki tarih turu. Sırada Rum Kale var. Tarihin ilk çağlara kadar dayansa da uzakta kale mi kayalık mı olduğu belli değil. Zaten büyük bir kısmı kayalıklara şekil verilecek yapılmış. Şimdi baraj geçmişte de nehir çevrili yarımada üzerinde kurulmuş. Karayla olan bağla kısmı ise iki kademeli büyük hendekle kazılarak kesilmiş. Müthiş bir yapı.



Tekneden inerek içersin gezindik. Daha geç dönemlerde yapılmış kilise ve binalara rastladık. Ama beni en çok etkileyen 85 mt lik kuyusu oldu. Kaya oyularak nehre kadar inen merdivenlerle inilen kuyu uzun kuşatmalarda kalenin susuz kalmasını engellemek amacıyla yapılmış. Kaleden barajın turkuaz rengi daha bir belirgin oluyor. Harika bir görüntüsü var.










Halfeti'ye dönüş yolunda kaptanımızın çaldığı Oğuz Yılmaz şarkısı ile herkes kameralarını bırakarak oynamaya başladı. Belki de tüm gezilerimiz boyunca en keyifli andı. Şimdi bile izledikçe gülmekten yerimde duramıyorum.



Halfeti'yi hüznü ile baş başa bırakarak başka bir hüzünlü şehir Harran'a doğru yola çıktık.



Not: 7 Ocak 2011 tarihli Antep-Urfa gezisinin notlarıdır. 


Gaziantep gezi notları için tıklayınız.
Birecik gezi notları için tıklayınız.
Halfeti gezi notları için tıklayınız.
Harran gezi notları için tıklayınız.
Urfa 1 gezi notları için tıklayınız.
Urfa 2 gezi notları için tıklayınız.
Göbeklitepe gezi notları için tıklayınız.







0 yorum:

Yorum Gönder

 
Design by Wordpress Theme | Bloggerized by Free Blogger Templates | free samples without surveys