İstanbul karın en güzel yakıştığı şehirlerde birisi. Hele boğazın yamaçları bembeyaz oldu mu. Ancak şehir o kadar büyük ki insanlar bu güzellikten çok karın getirdiği sıkıntıları görebiliyor. Yıl içerisinde çok az kar yağmasına rağmen genellikle de hafta içine denk geldiğinden trafik çekilmez hale geliyor. İstanbul'da kar bir günde eridiğinden Cuma akşamı yağan en ideal olanı. Keyifli bir hafta sonu geçirmeniz için bulunmaz bir fırsat. Mesai derdi olmadan gönlünüzce eğlenebilir şehirde karı keyfini çıkartabilirsiniz.
İşte bu şanslı Cuma'larda birinde akşamdan meteoroloji haberlerini takip ettim. Sabaha karşı kar yağacağı söyleniyordu. Hava aydınlanır aydınlanmaz da Büyük Şehir'in kameralarını kontrol ederek çatılardaki kar durumunu baktım. Fotoğraf için ideal bir zaman olduğuna karar vererek erkenden düştüm yola.
Aklımda bir rota yok. Eminönü'de Yavuz Alper buluşup karar vereceğiz nereye gideceğimize. Karşıya geçmeden önce Üsküdar ve Kız Kulesini fotoğraflamak istiyorum. Kız Kulesi'ne doğru yürüdüğümde yerler sanki beyaz bir örtü ile kaplanmış. Kule'nin üstünde de beyaz bir duvak asılı. Üsküdar sahillerini ilk defa bu kadar tenha gördüm. Neredeyse bir ben varım bir de martılar. Sahil boyunca her yerdeler. Martılar vapurda da eşlik ediyorlar bize. Soğuk havalarda sanki daha bir sırnaşık oluyor bu haylazlar. Ellerinden kapıyor simitleri insanların. İnsanlarında hoşuna gitmiyor değil bu yaramazlıkları. Keyifle paylaşıyorlar ellerindeki onlarla.
Eminönü'de rotamızı Gülhane-Sultanahmet olarak belirledik. Tramvay yolunda pek kar olmasa ara ara yağıyordu. Gülhane Park'ının içi kış aylarında gerçekten görülmeye değer. Özellikle yazları olan kargaşanın esamesi bile okunmuyor. Koskoca parkta 3-5 kişiydik. Yollarda ayak izi aça aça ilerledik. Heykellerin yalnızlığını giderdik. Donmak üzere olan havuzun üzerinde ki küçük tahta köprüde pozlar verdik birbirimize kimse rahatsız etmeden. Parkın hemen yanındaki Soğuk Çeşme Sokağından Ayasofya'ya doğru çıktık.Saray'a girmek istedik ama kapalıydı. 3.Ahmet Çeşmesinin beyaz halini görüp Sultanahmet'e geçtik. Yol boyunca esnaf kartopu oynuyordu. Az sayıda olan turistte ilgiyle izliyorlardı bu eğlenceyi. Meydana geldiğimizde yine alışık olmadığımız bir manzara ile karşılaştık. Ayasofya'nın Sultanahmet'in ve tüm meydanın üzeri beyaz bir örtü ile kaplıydı. Normal zamanda oturacak yer olmayan Sultanahmet'te ki sıra sıra oturaklar da bomboştu. Sultanahmet Camii avlusuna girdiğimizde de ilk kar görmenin şaşkınlığını yaşadık.
Sabah erkenden yola çıkınca gün bereketli geçti. Öğle olduğunda Sultanahmet'e kadar bitirmiştik. Sırada nereye doğru gidelim diye düşünürken günün en keyifli aktivitesi olabileceğini düşündüğümüz Boğaz Turu aklımıza geldi. Hani Eminönü'nden bağırıp dururlar ya "Come! Come! Bosphorus Tour". Bizde atladık motorlara boğaz seferimize başladık. Başladık ama motorun kalkması ile müthiş bir tipi başladı. Bir ara masmavi olan gökyüzü tekrar gri bir hal aldı. Ve tüm tur boyunca tipi durmadı. Yinede çok zevkli bir yolculuktu. Yeşil yeşil görmeye alıştığımız Boğaz sırtlarını lapa lapa yağan kar altında görmek çok güzeldi. Suyun sıcaklığı havadan daha yüksek olduğundan denizin üzerin martılarla kaplıydı. Bu kadar martı bir arada ilk defa görüyordum. Bu da güzel bir deneyim oldu. Şöyle büyük bir kar yağışın ardında açan güneşli bir havada Boğaz'ı görmek gerek. Müthiş bir gezi olacağını düşünüyorum.
Sabah çıkarken karlı gece çekimi yapmayı da planlamıştım. Ancak akşam artan yapış ve soğuyan hava buna engel oldu. Başka bir zaman erteleyerek günü sonlandırdım. Geriyi dolu dolu bir günden hatıralar kaldı.
Not : 31 Ocak 2012 tarihli gezi notlarıdır.
0 yorum:
Yorum Gönder