5 Haziran 2014 Perşembe

Sarıyer'den Rumeli Feneri'ne Boğaz Havası


Sarıyer, İstanbul'un en kuzeyinde ve en yeşil yerleşim yerlerinde birisi(ydi). Ana yollara uzaklığından dolayı bakir bir alan olarak yıllarca kendini korumayı başarmış. Ancak 3.Köprü ve Kuzey Otobanı inşaatlarının tehtidi altında. Bir kaç sene içerisinde inşaatların tamamlanması ile birlikte büyük bir hereketlilik başlayacak bu bölgede. Çünkü otobanlar fotoğraflarda durduğu gibi durmuyorr. Bir zaman sonra genişliyerek etrafında ne varsa yutmaya başlıyor. 3. Köprüye karşı olmamakla birlikte bu bölgenin orman alanının yok edilmesine razı değilim. En azından gelecek yıllara yönelik önlemler alınarak tahribin sadece yol güzergahında kalması sağlanmalıdır.

Sarıyer Gezi Rotası

Yok olmadan bu güzellikleri görmek Sarıyer'den Rumeli Hisarına kadar olan alanda bir gezi gerçekleştirdim. Ne acıdır ki aynı zaman bu bölgeyi ilk ziyaretim oldu. Maslak İstinye'den öteye geçmemiş birisi olarak keşif gezisi gibi oldu benim için. Sarıyer Merkezde kahvaltı ile başlayan günüm önce Rumeli Kavağı ve Garipçe Köyleri dolaştıktan sonra Rumeli Feneri'nde son buldu. Yeşil ve mavinin en güzel tonları ile bezenmiş tarih ve doğanın içiçe geçtiği bu coğrafyaya hayran kaldım.

Sarıyer 

Boğazın en güzel yerine konumlanmış ilçesi olduğunu söyleyebilirim. Bu bölgeye kadar boğaz kenarında hiç bir sahilde karşınızda yeşili bu kadar fazla göremezsiniz. Sahil kenarında herhangi bir yer oturduğunuzda karşı yakada Anadolu Kavağı hariç bir yerleşim göremezsiniz. Alabildiğine deniz ve orman. Ayrıca tam bir balıkçı merkezi. Büyük bir ilçe de olsa bu özelliğini kaybetmemiş. Tarihi dokusunda büyük tahrip olsada diğer ilçelere göre daha iyi durumda. Halen ruhunu korumayı başarmış. Sokak aralarında tarihin izlerini görebiliyorsunuz.

Sarıyer Merkez

Sarıyer'ın isminin hikayesi konusunda farklı rivayetler var. En tutarlı olanı ise Sarıyer'in kuzeybatısındaki sırtlarda altın madenin olması.  Toprağının sarı renkte olmasından dolayı Sarıyar adı verilmiş. Tarihte Bizans ve Osmanlı dönemlerinde bölge İstanbul'un  uç karakolları vazifesi görmüş.  Bu nedenle boğazı kontrol eden küçük kaleler inşa edilmiş. Gezi boyunca bunları tek tek görme fırsatı buldum.

Rumeli Kavağı 

Sarıyer'e çok yakın bir mahalle. Boğazın son plajlarına sahip olması ile meşhurdur. Karşında Anadolu Kavağı ve Yoros Kalesi manzarasına sahip. Çok yakında bu manzaraya 3.Köprü yani Yavuz Sultan Selim Köprüsü eklenecek.
Rumeli Kavağı
Garipçe Köyü

Adı gibi garip bir köy. Açıkçası 3.Köprünün yapımına başlanması ile birlikte ilk defa haberdar oldum böyle bir köyün varlığından. Köprünün ayaklarının tam altında kalacak olması onu özel kılıyor. Küçükcük bir koyu mesken etmiş kendisine. Köy kahvaltısı ile ünlü olmuş. Koy sıra sıra balık restoranları çevrelenmiş. Tarihi osmanlı dönemine uzanan bir kaleye sahip. Garipçe Kalesi. Ancak tarihe sahip çıkmadığımız belgesi sanki. Kalenin dibine derbe çatma kulübeler inşa edilmiş. Kale yıpranmış olsa bile içi odaları sağlam. Cumhuriyetin ilk yıllarında Rumeli Feneri kalesi ile birlikte TSK tarafında aktif olarak kullanılmış. Bu yüzden içinde betonarme eklentiler var. Bu durum içimi burktu biraz. Ancak kalenin halen ayakta kalmasıda buna bağlı olabilir. Yeni köprü manzarasında dolayı Kültür Bakanlığı tarafından restore edilerek işletmeye açılacakmış. Garipçe'yi büyük bir değişim bekliyor.
Garipçe Köyü
Rumeli Feneri 

Artık İstanbul'un sonu diyebileceğimiz bir noktaya geldim. Buradan gerisi  uçsuz bucaksız Karadeniz. Ve bu uç nokta bir fener, bir kale ve bir köy. Büyük sayılabilecek bir balıkçı barınağına sahip. Renk renk tekneler çok güzel bir görüntü oluşturuyor. Doğal bir kayalığın üzerine inşa uzun bir mendireği var. Büyük büyük taşların yerleşimi çok ilginç.  Yine bu manraya çok yakında 3.Köprü eşlik edecek. Belki de köprünün ihtişamı en çok buradan belli olacak. Boğaz'ın Karadeniz'den girişine çekilen devasa bir set. Fantastik filmlerdeki sahneleri anımsattı bana. Bakir bir coğrafyada bir anda karşınıza çıkan devasa bir yapı. Bekleyip göreceğiz. 
Rumeli Feneri Balıkçı Barınağı
Rumeli Feneri, Kırım savaşı sırasında 1896 yılında inşa edilmiş. Esasında Fener Fransız ve İngiliz gemilerinin boğaza giriş ve çıkışlarını rahatlamak için yapılmış. Anadolu Feneri ile birlikte boğazı kontrol etmekte. Resmi adı Türkeli Feneri.  Diğer deniz fenerlerinden farklı bir özelliği daha var. Rumelin fethinde büyük rol oynayan Sarı Saltuk Dede'nin bir türbesi de fenerin içinde bulunması. Bu zatın tam 12 yerde türbesi olması tam bir halk kahramanı olduğunun işareti. Şehzade Cem Sultan'ın hazırlattığı meşhur Saltukname'de , Sarı Saltuk  efsanevi hayatı ve menkıbeleri anlatılmakta.
Rumeli Feneri
Rumeli Kalesi, benim gibi ilk defa görenler için çok etkileyici bir yer. Otun bile yetişmediği çok geniş bir kayalığın üzerinde inşa edilmiş tam bir orta çağ kalesi. Tarihi Cenevizlere kadar gitse de IV. Murad zamanında yeniden inşa edilmiş. Cumhuriyetin ilk dönemlerinde karakol olarak kullanılmış Bu yüzden iki kuleden bir tanesi neredeyse betonarme olarak yeniden yapılmış. Bu yüzden kötü bir görüntüsü var. Diğer bölümleri ise özellikle denize bakan kemerli gözetleme duvarları çok güzel ve orjinalliğini korumakta. Yalnız askeriyenin buryaı terketmesinde sonra resmen kaderine terkedilmiş. Hiç bir koruma yok. Kemerlerinin altınsa piknik yapanlara mı kızarsınız yoksa duvarlarında ilan-ı aşk yapanlar mı ? Yıkıldı yıkılacak dediğiniz kapısının üzerinde kedi gibi gezenler var. Çevresi çöplük içinde. Her yer çekirdek kapukları, bira şişeleri ve bilumum çöplerle dolu. 3.Köprü'nün belki de en büyük faydası bu eserlerin koruma altına alınacak olmasıdır.
Rumeli Feneri Kalesi
Sarıyer gezim boyunca deniz, orman ve tarih peşimi bırakmadı. Bir de 3.Köprü. Nereye gitsem karşıma çıktı. Artık o da bizim bir gerçeğimiz. Kabul etmemiz gerekiyor. Köprü ve yollar bitene kadar tekrar gelirmiyim bilmiyorum ama çok kısa zaman içersinde buralar büyük bir hızla değişecektir. Fırsatınız var iken görmenizde fayda var. Bir daha şansınız olmayabilir. 
-----
Yoros Kalesi



0 yorum:

Yorum Gönder

 
Design by Wordpress Theme | Bloggerized by Free Blogger Templates | free samples without surveys