Mustafa Kutlu hikayelerini benim gibi sıkı takip edenler bilirler. Genel bir karakteri üslubu vardır. vardır. Belli bir karakteri vardır. Misal günahkar da olsa iyidir insanlar. İyiliği öldürmez hikayelerinde. Ya tövbe etmiştir önceden yada tövbe ettirir bir şekilde. Son hikayesinde de bunu kapağına taşımış. Belki de yıllardır güvendiği toz kondurmadığı Anadolu insanının 15 Temmuz'da kendisini haklı çıkarmasının haklı gururunu taşımakta. Öyle ya onun hikayelerindeki karakterler şarhoş dahi olsa Kuran hürmetsizlik etmezdi. O kara gecede de bu millet ezdirmedi vatanı namerde.
Bu yıl Necip Fazıl Onur Ödülü’ne layık görülen üstad Mustafa Kutlu yeni kitabı ile yine gönüllerimize ferahlık verdi. İyiler Ölmez ile önce kalbimize sonra raflarımıza girdi.
4 ana karakterin üzerine inşa ediyor hikayesini üstad. Ressam bir gezgin, bir genç delikanlı, sarhoş fotoğrafçı ve gönlü kırık bir doktor. Her birinin ayrı ayrı hikayesi anlatıyor. Ama zaman zaman birbirine geçiyor kurguları. Sanki bir sinema filmi gibi. Yine satır aralarında öğütler veriyor. Bazen okuyucu ile konuşuyor. Sohbet havasına dönüyor hikaye. Her zaman ki gibi eski hikayelerin atıflarda bulunur. Özellikle Uzun Hikaye'ye. Hatta bir bölümü olduğu gibi almış. Bunu da okuyucuya söylüyor tatlı bir üslupla. Hikayenin sonu bir anda mutsuz bir sonla bitiyor. Ama orada bile çok önemli bir ders veriyor. Hafızalarda önemli bir yer edinerek tamamlanıyor hikaye.
Kitap bir sahne var ki tam benlik. Yıllardır cevabını bulamadığım soruya şıp diye cevap vermiş. Onu sizinle paylaşmazsam olmaz :)
Gezginim ben. Turist mi ? Yoo :) |